TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Unknown l 10 Nisan 2011 0 Yorum


Şampiyonluk yarışının kızıştığı bir ortamda Eskişehir-Fenerbahçe maç yazısını Galatasaraylı arkadaşımızdan geldi. Mikrofonlarımız Korak Gök'te... 

Öncelikle selamlar! Bu güzide sitede yazı yazma olanağı bulduğum için çok mutlu, bu şansı veren arkadaşlarıma da müteşekkirim. 

Kadroları görmeden önce çok çekişmeli bir maç bekliyordum, hatta FB taraftarı arkadaşlarıma sorduğumda da ‘’Bursa maçında puan kaybetmeseydik, 1 puana razı olacağımız maçtı bu’’ tepkilerini aldım maç hakkında sorular sorduğumda, kadroları gördüğümde de FB açısından işin ne kadar zor olacağını bir kez daha anladım.

Eskişehir ligin beklediği değeri bulamamış oyuncularından kurulmuş bir kulüp, Avrupalı biraderlerimiz ‘’underrated’’ diyor bu mevzuya. Özellikle Beşiktaş’tan gönderilen Erkan Zengin, Gençlerbirliği’nde mükemmel oyunlarını izlediğimiz Burhan Eşer, ligin en önemli orta saha oyuncularından biri olmaya aday Alper Potuk ve devre arasında yapılan en iyi transferlerden Diego Angelo, hiç isimlerinden söz edilmeyen ama bu güzel takımın iskeletini oluşturan oyuncular, hepsini de 11’de görmemiz daha da heyecanlandırdı maçı izleyen bizleri.

Buna karşılık FB pek verim alamadığı Caner ve Aykut Hoca’nın bir süre takımdan sildiği Cristian ile sahadaydı, Eskişehir’in sağlam orta sahası karşısında özellikle Caner’in performansı büyük soru işaretiydi ama maç başladıktan sonra ufak tefek kel adamın biri sahneye çıktı, yine soru işaretlerini ünlem işaretlerine çevirdi! Evet Alex’ten bahsediyoruz alıştığınız üzere.

Maç başladığında kafa kafaya giden oyunun üzerine bir de gol bulan Eskişehir’in havaya girmesine fırsat vermeden Caner’in önüne klas bir top bıraktı, Diego Angelo sakatlığının etkisiyle olsa gerek büyük bir hata yaptı, haftalardır formayla alakası olmayan Caner fileleri buldu, beraberliği getirdi.

Sonra Alex Aleyhisselam bunu da yeterli bulmadı, başında 3 stoper olan Niang’a öyle klas bir asist yaptı ki, 2 stoperi top Niang’a ulaşmadan oyundan düşürdü, Niang da üzerinde kalan tek stoperi sırtında taşıyıp maçı çevirdi.

Gollerden sonra Eskişehir disiplinden kopmadı, ancak üretken de olamadı. Bunda özellikle Gökhan Gönül’ün Erkan’ı hayatından bezdirmesi ve Sezer Öztürk’ün FB savunma hattı ile orta sahasının arasında sıkışıp çok fazla top kaybetmesi büyük rol oynadı, Alper Potuk ve Doğa Kaya (kendisi memleketim futbolunun gördüğü en felaket ön liberolardan biridir bence, şahsi fikrimi de araya iliştireyim) ise kah Alex’in kah Emre’nin peşine düşmek zorunda kalınca Eskişehirspor hücumda istediklerini yapmadı, bunun dolayısıyla devre sonuna doğru oyundan düşüp 2-3 net pozisyon verdiler. Onlarda da Ivesa ve şansı iyi iş çıkardılar. 

İlk devre bittiğinde Bülent Uygun orta sahadaki 2 defansif bir ofansif dizilişi değiştirip 3 adet çift yönlü oynamaya çalışan oyuncuyu oynatarak orta saha kontrolünü eline almak istedi, bunun için de Sezer-Pele değişikliğini yaptı. Bu değişiklik hem EsEs’i etkisiz Sezer’in top kayıplarından kurtardı hem de geride demarke kalıp hayatının topunu oynayan Cristian’ın hareket kabiliyetini kısıtladı, FB oyunda biraz sıkışınca da oyuna renk geldi. Özellikle Pele’nin girdikten sonra mükemmel oynaması biraz daha dengeledi sahadaki güzel oyunu. Amma velakin sahada ufak tefek kel adamın biri hala sabitti ve pek strese girmeye niyeti yoktu kendisinin. Bu sefer de Gökhan Gönül’ün (sahadaki en sinirli oyuncuydu, nedenini çözemedik bir türlü) önüne asist yazılası bir ince top bıraktı, Gökhan da Semih’i vurdu işi bitirdi. Maç da orada bitti zaten.

Maçın sonunda aklımda Alex’in güzel oyunu, Bülent Uygun’un oyunu çevirmek için yaptığı hamleler, Cüneyt Çakır’ın bu sezon ilk defa ligimizde Avrupa’da yönettiği maçların standartlarını yakalaması, Pele’nin ve Alper Potuk’un ikinci yarıdaki mükemmele yakın performansları ve Aykut Kocaman’ın maçı ellerinden kaçmadan değişikliklerle tutması kaldı, burada yazmadıklarımı da yukarıda elim, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım nacizane. 

Nice güzel maç hikayeleriyle birlikte olmamızı diler, SSL’deki tüm maçların bu standardı tutturmasını Futbol Tanrısı’ndan rica ederim, görüşmek üzere efendim!