TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Cengiz Bahadır Özdemir l 10 Mart 2011 0 Yorum

Anastasia Pivovarova, twitter hesabından bu fotoğrafı yollamış. Sarışın kızımız Caroline Wozniacki. Pivovarova, fotoğraf için "14 yaşındayken çekildiğimiz fotoğraf" yorumunu yapmış. Wozniacki'nin 14 yaşındayken de ne kadar sevimli olduğunu görüyoruz. Bir de kafasındakine bakarsak, doğum gününde çekilmiş olması muhtemel.

Kemal Mardin l 9 Mart 2011 0 Yorum


Jean-Marc Bosman, Avrupa Adalet Divanı’nda açtığı mahkemeyi kazandığında, Avrupa futbolunun kaderini değiştirmişti. Futbolcuların Bosman kuralı adı altında serbest dolaşım hakkı kazanmasıyla, güç dengeleri alabildiğine değişti. Peki, Bosman kuralıyla gelen, sözleşmesi biten futbolcuyu serbest bırakan uygulama, spor sahnesinde ilk ne zaman görülmüştü?

Bu sorunun cevabı için 1969 senesine gitmemiz ve bizim buralarda pek rağbet görmeyen bir sporun, beyzbolun tarihine bakmamız gerekiyor. Stadyumda izlemesi en zevksiz spor olduğu iddia edilen beyzbolun Bosman’ını aradığımızda, karşımıza Curt Flood ismi çıkıyor.

Tam adıyla Curtis Charles Flood, kariyerinin neredeyse tamamında St. Louis Cardinals forması giyen bir dış saha oyuncusuydu. Dış saha oyuncusunu, vurucunun çok uzağa yolladığı topları havada yakalamak için yırtınan ve home-run’larda çaresiz gözlerle bakan oyuncu olarak tasvir edebiliriz.

Curt Flood, bu mevkide oynayan oyunculara verilen Altın Eldiven ödülünü, kariyerinin son 7 yılında aralıksız olarak kazanan başarılı bir beyzbolcu, ancak şöhretinin asıl sebebi, 1969 senesinde açtığı ve 1972’de Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi’ne taşınan bir davadan kaynaklanıyor.

7 Ekim 1969’da Cardinals, Curt Flood’u Philadelphia Phillies’e gönderir, ancak Flood, oldukça zayıf bir takım olan ve ırkçı taraftarlara sahip olduğunu iddia ettiği Phillies için oynamak istemediğini açıklar. Ayrıca, takas olduğu haberini, genel menajerden değil de orta seviye bir yöneticiden alması da onu oldukça öfkelendirmiştir.

Flood, ligin başkanı Bowie Kuhn’a serbest kalma isteğini belirttiği mektupta şu ifadelere yer verir:
“Ligde geçirdiğim 12 yılın ardından, kendimi, ne istediğine saygı gösterilmeden alınıp satılacak bir mülk olarak görmüyorum. Bu sonucu ortaya çıkartan sistemin temel haklarımı ihlal ettiğine ve Birleşik Devletler yasalarıyla çeliştiğine inanıyorum.
1970 sezonunda beyzbol oynamak istiyorum ve bunu yapabilecek durumdayım. Philadelphia’daki kulüpten bir kontrat teklifi aldım ama karar vermeden önce diğer kulüplerle de görüşme yapma hakkım olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple, ligdeki bütün kulüplere, bu konu hakkındaki hislerimi ve 1970 sezonu için anlaşma yapmaya uygun durumda olduğumu bildirmenizi talep ediyorum.”
Bowie Kuhn’un Flood’un talebini reddetmesi üzerine, oyuncular birliğinin de desteğini arkasına alan Flood, davasını Yüksek Mahkeme’ye taşır. Ne var ki Yüksek Mahkeme’den de istenen sonuç çıkmaz ve Phillies’in ümidi kestiği Flood, Washington Senators’a takas olur. 1971 sezonunda, Senators ile son derece başarısız bir sezon geçirir ve emekliye ayrılır.


Flood, davasında başarısız olur ama ateş bir kere yakılmıştır artık. Kulüplerin, süresi dolan kontratları diledikleri gibi uzatabilmelerine olanak sağlayan kuralın değişmesi, oyuncular birliğinin öncelikli amacı haline gelir ve 1975’de, 1 yılını kontratsız olarak geçiren oyuncuların, 1976’da ise ligde 6. yılını dolduran oyuncuların serbest kalma hakkına sahip olacaklarına karar verilir.

Bu iki kararın açtığı kapı, bir daha kapanmayacak şekilde giderek açılır ve basketboldan futbola kadar diğer birçok spor dalını da etkileyerek bugün sahip olduğumuz serbest oyuncu düzenlemelerinin temeli atılır. 60’larda ABD’de yaşanan ırk ayrımcılığına başkaldırı hareketinden de etkilenen siyahi bir beyzbolcu, sporcuları meta olmaktan çıkaran özgürlük hareketinin babası olmuştur.

Cengiz Bahadır Özdemir l 7 Mart 2011 0 Yorum

Meksika Rallisi galibi Sebastien Loeb oldu. Sezonun ikinci yarışında, ilk galibiyetini alan Total Citroen pilotu en yakın rakibi Hirvonen'in 1,5 dakika önünde yarışı bitirdi. BP Ford'un Fin pilotu Mikko Hirvonen ikinci, aynı takımdan Jari-Matti Latvala ise üçüncü oldu. Böylece BP Ford, podyuma iki pilotunu sokmayı başardı. İsveç Rallisi'nden sonra bir kez daha bunu başarmaları, bu seneki çekişmenin çok çetin geçeceğinin göstergesi. Total Citroen'in bir başka Fransız'ı Sebastien Ogier ise son gün yarış dışı kaldı.
Meksika'daki sokak yarışını Peter Sollberg kazandı. Guanajuato'daki yarışta Norveçli pilot en hızlı isim oldu. Loeb ve Ogier ise Norveçli'nin arkasında kaldılar. Diğer etaplarda ise Ogier'in üstünlüğü vardı. Fransız pilot ilk gün, 7 etabın 4'ünü kazandı. Loeb ise 3 etap kazanarak günü ikinci sırada tamamladı. Bu performanslarını ikinci gün de sürdürdüler ve Ford pilotlarıyla aradaki farkı açtılar. Üçüncü gün ise şanssızlık Ogier'in peşindeydi. Üçüncü günün ilk etaplarında aksını kıran Fransız sürücü yarış dışı kaldı. Bu da Loeb'ün liderliğe oturması demekti. Loeb ve Latvala'nın üst üste etap kazanmalarından sonra, son yarışta ekstra puan getirecek olan Power Stage'i Hirvonen kazandı. Böylece sıralama da belli oldu.

Yarışın dördüncüsü Peter Sollberg oldu. İsveç Rallisi'nin sürpriz ismi Ostberg beşinci, tecrübeli pilot Henning Solberg ise altıncı sırada yer aldı. Stobart Ford pilotları Matthew Wilson ve yeni transfer Evgeny Novikov yarışı tamamlayamayan isimler oldular. Kimi Raikonen ise Meksika Rallisi'nde yarışmadı. Sıradaki yarış 24-27 Mart tarihleri arasında, Portekiz'de yapılacak. Yarış öncesi pilotlar sıralaması şu şekilde olacak:

1- Mikko Hirvonen    46
2- Sebastien Ogier   37
3- Jari-Matti Latvala  31
4- Mads Ostberg      28
5- Peter Sollberg     23
6- Sebastien Ogier   15

Cengiz Bahadır Özdemir l 6 Mart 2011 0 Yorum

Nasıl olsa karşı takım Manchester United. Nasıl olsa teknik direktörleri Alex Ferguson. Nasıl olsa rakip futbolcu Nani. Bu üçü birleştiği zaman her şey normale dönüyor. Chelsea maçından sonra, şimdi de bir başka kritik maç olan Liverpool maçında yenildi Kırmızı Şeytanlar. Çok kötü oynadı takım. Özellikle ikinci yarıda hiçbir varlık gösterilemedi. Ama hakem yine hatalı bir kararla maçın içine etti. Jamie Carragher'ın, Nani'ye yaptığı kasıtlı ve insanlık dışı hareketine sarı kart gösterdi. Kim bilir, belki itiraz edilmese hakem bu tosunu uyararak geçiştirirdi. O da Manchester Unitedlı futbolcuların çirkefliği tabi (!) Üstelik birkaç dakika sonra, Maxi Rodriguez'in Rafael'e attığı tekmeyi de görmedi hakem. Ama Rafael'in Skertel'e tehlikeli girişini sarı kartla cezalandırdı. Bu arada Suarez, Rafael'in saçını çekti ama o da önemli değil. Nasılsa Manchester United maçlarını hep hakemlerle kazanıyor. Son 10 yıldaki 5 şampiyonluk da hakemlerle ve Howard Webb'le alındı. Yine son 10 yılda Şampiyonlar Ligi finaline 2 kez çıkıp 1 kez kupayı kaldırmak da hakemlerle oldu.