Belli ki Japonya’nın hocası Takashi Okada bütün gece mesai yapmış, Hollanda’nın yumuşak karnı olan savunmasına devamlı pres uygulamaya karar vermiş. Kağıt üzerinde her şey tamam gibi, fakat takımlar yeşil sahaya çıkınca çok farklı faktörler ortaya çıkıyor.
Günümüz futbolunda bu faktörlerden en önemlisi ise kondisyon. Japonya baskısı altında geçilen ilk 45 dakikanın ardından ikinci yarının başlamasıyla Hollanda hakimiyeti eline aldı ve 15 dakika süren bölümde pozisyona giremeden de bir gol buldu Hollanda. Japonya 45 dakika boyunca hakim olduğu maçta gole yaklaşamazken Portakallara 8 dakika yeterli oldu. Bu da bir diğer önemli faktörü gösterdi; tecrübe!
Okada gece boyunca plan yaparken taktik ve teknik üzerinde yoğunlaştığından bunları gözden kaçırmış olsa gerek. Japonya istediklerini yapabildiği anlarda gözler sahada Japonlarin en golcü oyuncusu Nakamura’yı aradı. Final paslarında bir türlü doğru tercih yapamadılar ve galibiyeti hak ettikleri maçı kaybettiler. Olsun eğrisi doğrusuna geldi, oynamadan kazandıkları Kamerun galibiyetinin diyetini de ödemiş oldular böylece.
Hollanda’ya baktığımda bilmediğim ama izledikçe alıştığım bir oyun izliyorum. Total futbolu daha yavaş, daha garanti icra eder olmuşlar. En yetenekli kadrolarıyla kazanamadıkları kupayı, diğer favorilerin beklentilerin altında kalmasıyla Afrika’da kaldırırlarsa şaşırmamalı. Düşük tempoları Robben gelince yükselirse bu garanti oyun çok önceden hak ettikleri kupaya onları ulaştırabilir.
Günün sonunda maçın oyuncusu golü atan Sneijder seçilmiş. Bana göre ise sahanın yıldızı karşılaşmanın hakemi Hector Baldessi’ydi. Sert ve tempolu geçen karşılaşmayı mümkün olduğunca az kesti ve meslektaşlarına nazire yaparcasına müsabakayı bir sarı kartla bitirdi...
0 yorum