TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Altyapıya Fenerbahçe Ambargosu

Kemal Mardin 29 Mayıs 2011


Sakarya’daki Yıldız Kızlar Türkiye Şampiyonası’nda mutlu sona ulaşan Fenerbahçe, ilk hava atışından kupayı kaldırana kadar en ufak bir dirençle karşılaşmadı. Sarı Lacivertliler, şampiyonada oynadıkları 6 maçta, ortalama 40,5 sayı farka ulaştılar ve Ceyhan Belediye karşısında oynadıkları final maçını da rahat bir oyun sonunda 78-52’lik farklı galibiyetle noktaladılar.

Hülya Çoklar ve Başak Altunbey gibi iki kaliteli uzuna sahip olan Fenerbahçe, güçlü olduğu alanın bilincinde, macera aramayan bir oyunla sonuca gitti. Çeyrek finalde Şehremini Lisesi potasına bırakılan 107 sayının 103’ünün boyalı alandan veya bu bölgede kazanılan faul atışlarından kaydedilmiş olması, oyun planlarına ne kadar ciddiyetle sadık kaldıklarının en önemli örneğiydi.

Böylece Fenerbahçe, Yıldız Kızlar kategorisinde üst üste 4. şampiyonluğuna ulaşırken, bu sezon A Takım, Genç Kızlar ve Küçük Kızlar kategorilerinin ardından alınabilecek son kupayı da müzesine götürmüş oldu. Fenerbahçe için şüphesiz gurur duyulabilecek bir tablo olmakla birlikte, diğer takımlar için düşündürücü bir durum.

Bu başarının tek ve mutlak formülü apaçık belli: Yatırım! Tabii ki planlı ve uzun vadeli olanından. Erzurum’da Ayşe Cora’nın Beşiktaş adına inanılmaz bir performans sergilediği final maçı haricinde elini kolunu sallayarak kupayı kaldıran genç takım, tam 8 senedir beraber oynayan oyunculardan kuruluydu. Sakarya’da ve Alanya’da izlediğimiz kadrolar da genç takım seviyesine geldiklerinde benzer bir yapılanma içinde olacak ve aynı ablaları gibi, setleri gözü kapalı oynayacak hale gelecekler.

Tabii ki böyle bir kadro yapılanması için doğru oyuncuları küçük yaşlarda bulmak ve bunun için de tarama faaliyetlerini epey ciddiye almak gerekiyor. Fenerbahçe’nin son yıllarda rakiplerinden ayrıldığı nokta da burada ortaya çıkıyor. Botaş ve Antalya Koleji’ni bir yana ayırırsak, diğer takımların çoğunlukla malzeme bulmak yerine eldekini işlemeye çalışması, onları kapalı ekonomiyle yönetilen bir ülkeden farksız kılıyor. İletişim ve ulaşım imkanlarının alabildiğine geliştiği günümüz dünyasında, sadece hinterlandına karşı duyarlı olmak maalesef artık yeterli değil.

Finansal olanakların isteklerle gerçekleştirilebilenler arasında kimi zaman uçurum yarattığını da gözden kaçırmamak lazım ama bu, Galatasaray veya Beşiktaş büyüklüğünde kulüpler için asla bir bahane olamaz. Bu sezon, üç kategoriden birinde final, birinde ise yarı final gören Beşiktaş, kağıt üstünde başarılı bir seneyi geride bırakmış gibi düşünülebilir ama bu, hedef olarak her zaman en üst basamağı işaret eden bir camia için, kendilerine denk rakip sayısının parmakla sayıldığı bir ortamda tartışılması gereken bir başarı. Küçükler kategorisinde Türkiye Şampiyonası’na kalamayan, diğer kategorilerde ise ezeli rakipleri Fenerbahçe ve Beşiktaş’a çeyrek finallerde kaybeden Galatasaray ise kesinlikle başarı kelimesinden çok uzakta duruyor.

Şöyle bir değinip geçtiğimiz Botaş ve Antalya Koleji’ne ise tekrar bir parantez açmak gerekiyor. Türkiye’nin her yerinden oyunculara kapılarını açan bu iki kulüp, bu sezon yarıştıkları kategorilere göre daha küçük yaşta oyuncularla mücadele etmelerine rağmen sergiledikleri ile hem önemli başarılar kazandılar hem de gelecek için ümit vaat ettiler. Anadolu’daki diğer takımlara ve hatta İstanbul’a örnek teşkil edebilecek bu çalışmaları ciddi şekilde dikkate almak gerekiyor.

0 yorum

Yorum Gönder