Beko Basketbol Ligi maçlarını televizyondan ne zaman izlesem, büyük başarılar elde etmiş sporcular adına utanç duyuyorum. Bir yayıncı kuruluş işini ancak bu kadar kötü yapabilir.
Şimdi yayıncı kuruluş bugün Fenerbahçe Ülker - Banvit maçını canlı olarak yayınladı. Bilmiyorum izleyenleriniz var mı? Son çeyreğin 7 dakikası boyunca, skor ve sürenin gösterildiği grafik ortada yoktu! Daha sonra Fenerbahçe TV'nin bayan basketbol maçlarında yaptığı gibi bir kamerayı skor tabelasına sabitlediler ve altta bir kare olarak gösterdiler maç sonuna kadar. Bu kadarına da pes...
Alttan, yandan, üstten, orta sahanın ortasından, tribünlerin içinden reklam çıkaran bir kuruluşun bu konuda neden bu kadar beceriksiz olduğunu anlamıyorum. Gerçi futbol yayınlarında da rezalet bu grafikler. Her neyse...
Şimdi maçın ortalarında Fenerbahçe Ülker hızlı hücumla Banvit potasına gidiyor, hooop alttan Fiesta reklamı çıkıyor (belkide başka bir firmadır). Hadi sonra izle izleyebilirsen.
Tamam abicim, biz sana reklam yapma demiyoruz ki! Aç NBA Tv, ESPN, TNT, NBC gibi spor yayını nasıl yapılır dersi veren kanalları, bak onların aldığı reklamlar nasıl.
Mesela ESPN yukarıdaki örnekte, reklamlarını The Finals - Game 1 yazan yerde dönüşümlü olarak gösteriyordu. Yani izleyicilerinin gözüne sokmadan. Halen buna benzer bir şey kullanıyorlar. Üstelik sizden çok daha verimli bir şekilde reklam alıyorlar. Tabi ki oranın pazarlaması ile buranın ki farklı ama, ne bileyim sizde "Tahsildaroğlu Maçın Asisti" yada "Le Cola Maçın Smaçı" gibi şeyler yapabilirsiniz.
Maçın son çeyreği Jasikevicius ve (sanırım) Şafak arasında çok güzel bir diyalog geçti. Pota altından topu oyuna sokacak Şafak, Sarunas ve hakem bir şeye baya bir güldüler. Bırakın tekrar göstermeyi, bu görüntüyü 2-3 saniye yayınladıktan sonra direk başka bir bölüme geçti yönetmen. Yahu be adam, dur bak ne güzel enstantane yakalamışsın, iki rakip oyuncu ve hakem bir şeye gülüyor, pota altındaki kameramana söyle yakına girsin, bak ne konuşuyorlar. Maçtan sonra muhabirlerin gitsin Sarunas'a, Şafak'a sorsun neye güldünüz falan diye. Yahu lig birincisi ve ikincisinin oyuncuları son çeyrek kahkaha atıyor, bizim yönetmen ilgilenmiyor bile!!!
Yorumcuların buram buram taraflı görüşleri, spikerlerin ofsayt gibi spesifik futbol terimleri kullanmadan neredeyse bir futbol maçı anlatır gibi anlatmaları sayesinde, zaten sesi kısıp izliyoruz maçları. Birde bunları görünce gece NBA maçları izlerken ağzımızın suyu akıyor. Hele League Pass varsa...
Geçtiğimiz sene Atilla Nesipoğlu ile birlikte, internetten bulduğumuz linkler vasıtasıyla resim seçici gibi izlerdik maçları. Ufak karelere bölünmüş 7-8 görüntü ile. Arada bu karelerin bazıları değişir ve başka görüntüler gelirdi. Mesela 76ers - Oklahoma maçı sırasında iki kameranın sadece Durant ve Andre üzerinde olduğuna şahit olmuştum. Yani bizimkilerin Galatasaray - Fenerbahçe maçlarında "20 kamera ile yayın yapıyoruz" diye övündükleri olay, sıradan bir NBA maçında standart olan bir şey. Bizim basketbol yayınlarında ise 4 bilemedin 5 kamera falan kullanılıyor. Zaten saha içi mikrofonu var mı yok mu o bile belli değil iken, bunlar çok abartı gelir adama.
Federasyon da pek çok konuda hatalı. Mesela internet sitesi her ne kadar mükemmel tasarlanmış olsa da, oyuncu profillerine baktığınızda hangi mevkide oynadığı yazmıyor. Sadece internet değil tabi hatalı oldukları konu. Pazarlama adına kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Takımların hatalarını yazmaya gerek bile yok tabi...
Bütün bunların yanında yayıncı kuruluşun maçları şifresiz vermesi çok güzel bir olay tabi ki. Ama yinede yaptıkları bu güzellik, hatalarını gizlemeye yetmiyor.
Peki ne yapabilir yayıncı kuruluş? Farklı bir kanal açabilir mesela. "Basketmax" bile olabilir adı. O çok önemli olan bir şey değil. Güzel içerikli programlar hazırlayıp, günde 2-3 maçı naklen yayınlayabilir. Hem yeni spikerler ve yönetmenler yetiştirir, hemde ülkenin son bir sene içerisinde gösterdiği yoğun ilgiyi kazanca çevirebilir. Kanal sahibinin cebine 10 bin lira az girsin yahu? Belki artan yayın kalitesi nedeniyle reytingleri yükseldiğinde reklam gelirlerinden daha fazla kazanır. Demek ki neymiş, biraz daha özen, biraz daha ilgi, biraz daha çalışma ile her şey yapılabilirmiş.
0 yorum