TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Anti-Barcelona

Unknown 7 Şubat 2011 ,


Futbolu seven herkesin, Barcelona'yı takdir etmesi beklenen günümüzde zor bir yazı konusu benimki. Birçok ortamda farklı Barca hayranları ile bu konuyu tartıştım durdum defalarca. En son twitterda Armağan Ükünç ile başladı, sonrasında katılanlar olunca derinleşti mevzu. Noktayı ise Koray Gök koydu "Mükemmelliğin monotonluğu" diyerek. Onun noktayı koyduğu yerden topu sürmeye devam etmiş Barış Gerçeker, NTVSpor.net'teki köşesinde.

Şöyle sesleniyor benim gibi Katalan takımına burun kıvıranlara: "Bu ruh halini tanımlamak için üç sıfat bulabiliyorum. Kıskançlık, şımarıklık ve nankörlük". Belki biraz şımarttı beni Barcelona, haklı olabilir Barış. "Beni" şımarttı yazıyorum çünkü sırf Real Madrid taraftarı olduğu için Barca futbolunu sevmeyenlerden kendimi ayırmak istiyorum.

Real Madrid taraftarı olduğumu, Ronaldo'nun Messi'den daha büyük "yıldız" olduğunu düşündüğümü saklamıyorum. Katalanları sevmediğim ise beni tanıyan herkes bilir, gerçi İspanyolları da pek sevmem. Hatta İspanya sınırları içinde yaşayan Basklılar dışında diğerleri bana çok uzak filan derken konu epey dağılacak. Neyse ben Barcelona'yı her hafta 90 dakika izlediğim günleri de hatırlıyorum. Benim izlediğim toplam yetenek olarak daha yüksekte bir ekipti hatta. Ama maçlarında heyecandan öte rakip de vardı. Karşısında bir takımın olduğunu da görmemize izin verirdi. Benzer futbolu oynamaya çalışan o takımda Rivaldo vardı, Luis Enrique vardı, Figo vardı, Kluivert, Simao, Dani vardı. Ben "gerçekten o reklamsız" bordo-mavi çubuklu ve parçalı formaları giyen Barceolana'yı severdim bugünkülerin altıncı viteste oynadıkları futbolu, dörtte oynasalar bile.

Anlatmak istediğim ama 140 karaktere sığmayan ve bloga taşıdığım mevzu şudur ki ben de seviyorum Total Futbolu. Bir takımın bunu 15 hatta 20 dakika oynamasını da hayranlıkla izliyorum ama 90 dakika süren bu oyunu bana 34 hafta boyunca izletmeye çalışırsanız ben kanalı değiştiririm. Tüm maçı TV karşısında geçirip daha neler yapacaklar gözüyle bakamıyorum, "Yeter artık Messi" demek için maç özetlerini bekliyorum. Sonucun belli olmasının çok üzerine taşıdı Barcelona maçlarını ve ben de artık bundan keyif alamıyorum. Bu onların suçu mu? Tabii ki hayır. Sorun belki bende, belki de çok gerileyen La Liga'da.



ps: Inter'in Şampiyonlar Ligi çeyrek finalindeki müdafaası karşısında her hafta izleyebilirim Barcelona'yı, tabii "sergio busquets" kendi yine yere atmayacaksa!

5 yorum

  1. Demekki yalnız değilmişim.Dediklerinize tamami ile katılıyorum aklımdan geçenleri yazmışsınız.

     
  2. Heyecanın olmadığı bir futbol neden izlenir? Sorun burada.

     
  3. barcelonadan zaten nefret ediyorum. ispanya milli takımından da. hemen hemen hepsi sahtekar futbolculardan kurulmuş takımlar. robben'in kaçırdığı goller keşke gol olsaydı.

     
  4. Ama dediğin gibi bunun sorumlusu Barcelona değil. Kızılması gerekn Barca değil La Liga.

     
  5. Neyse ki, Barcelona'dan sıkılanlar için, Barça'nın 5'lediği Real Madrid gibi takımları ve onların içindeki sahtekarları (Ramos, Pepe, Albiol...vb.) izleme fırsatı da var.

     

Yorum Gönder