"Sevinmek için sevmedik" romantizmiyle hareket edecek değilim. Kimse üzülmek için sevmez (Haşmet tadı yakaladık durduk yere). Dolayısıyla da Beşiktaş'ın son durumunu eleştirmek de en doğal hakkım. Bu hak, herkeste mevcuttur. Sorunu herkes tartışmalıdır. Ama sanki bazı şeyleri kötü zamanda veya yanlış şekilde yapıyoruz. Bunlara değinmek istedim.
Beşiktaş taraftarını ele alalım. Son alınan mağlubiyetlerle birlikte günah keçisi aramaya başladık. Bence Fenerbahçe maçında çok da kötü değildik. Ama Dinamo Kiev maçlarında rezalet bir görüntü vardı ortada. Ayrıca 3 maçta yenen 12 gol de cabası. Taraftardan şu çığlıkları duyduk:
- Ferrari gitsin. (Peki canım)
- Aurelio ve Nobre gitsin. (İyi düşündün)
- Bu Almeida kim ya. (Zamanlaman harika)
- Schuster gitsin. (Yaratıcı fikirlere açığız)
- Yönetim de çok oluyor. Yeter Demirören. (Yazın seni camide göremedim Sebastian)
Diğer tarafta da Beşiktaşlı olmayan ama Beşiktaş'ın kötü gitmesi için fırsat kollayan taraftar kitlesi vardı. Onlar da kendi takımlarını umursamadan Beşiktaş'ın kötü sonuçlar almasını bekliyorlardı. Yıldız oyuncu getirirsen elbette ki bu tip şeylere de hazırlıklı olacaksın. Neticede Beşiktaş, Avrupa Ligi'nde tek takım olarak kaldığında avantaj ve dezavantajları da taşımak zorundaydı. Avantaj olarak, taraftarı "Tek biz kaldık, diğerleri yok" diyerek uyutabilirdin. Dezavantaj ise sürekli göz önünde olmaktı. Neticede Beşiktaş kendi seviyesinden daha düşük takımları yendi. Güçlü olanlara ise yenildi. Diğerleri ise kendinden düşüklere yenilerek elendi ama bu sorun olmadı. Onların görüşlerini de toparlamaya çalışırsak:
- Beşiktaş, geçen seneki Galatasaray gibi. (Favorim bu. İnanılmaz bir tespit.)
- Schuster, Rijkaard gibi kovulacak. (Nostradamus bokunu yesin, helal olsun sana)
- Bu Beşiktaş, geçen seneki Galatasaray'dan da kötü. (Aferin canım. Hangi blog?)
- Takım olmak önemli, yıldız almak değil. (Yine ne varsa sende var hacı. Sağolasın)
Gelelim eleştirilerime. Eyyy Beşiktaş taraftarı (Ahmet Çakar girişi), sen "Yetmez Demirören" derken hiç mi getirmedin aklına eski günleri? Peki Mete Düren'in anlamsız maç sonu açıklamaları, transfer dahisi Serdal Adalı'nın gereksiz çıkışı, Demirören'in yakışıksız Özgener cevabı hiç mi aklını başına getirtmedi. Devre arası transfer şovunda hiç mi fark etmedin "Geleceğin Beşiktaş Başkanı"nı? Sen ki her şeye tepki vermekle ünlüsündür, bir kez olsun tepki gösterebildin mi bunlara? Quaresma'yı, Ferrari'yi alkışlamak mıdır tepki? Kaptanın yakışıksız bir şekilde gönderilirken gözyaşı dökmemek mi tepkin? Kulüp 1-2 seneye batma noktasına gelecek. Kulübün, başkana borcu inanılmaz boyutlarda. Yarın öbür gün başkan gelip "Ben bu paraları Beşiktaş'ın menfaatleri için kullandım, paramı isterim" diyecek ve bunda sonuna kadar haklı olacak. Kulüp Araplara satılmasın diye ağlaşma sebebin, kulübü satın alacak olanın Arap olması mı; yoksa kulübün "satılacak" olması mı? İkincisiyse, geçmiş olsun ey tepkili taraftar; o iş oldu bile!
Diğer takım taraftarlarına bir şey söyleyemiyorum artık. Çünkü Beşiktaş'ı eleştirmek için bir adet ağza sahip olmak yeterli. Oradan çıkacak şeylerin bir önemi yok. Üstelik, herkesin de kendine göre haklı olduğu yerler var. Ama bunlar Beşiktaş'ı mutlak doğruya ulaştırmayacak, yüzeysel fikirler. Bence Üç Büyükler içinde bir tek Beşiktaş kötü yolda. Diğerleri doğruyu yavaş yavaş buluyorlar. Onun için yorumlarında ölçüsüz olabiliyorlar. Ama Beşiktaş yolu bulmak bir yana, yoldan daha da çıkmaya çalışıyor. Bu da takımı rezil ediyor. Seyirciyi ise çıldırtıyor.
Tebrikler Başkan. Büyük başkan. Yetmez başkan. Sol beke Ashley Cole, sağ beke Maicon'u al. Çıldırt bizi başkan. Şımart bizi başkan. Necipler, Onurlar, Rıdvanlar başkalarının olsun. Bize yıldız gerek. Ve Schuster, daha da enteresan işlere imza at. Daha da farklı şeyler dene. Nasılsa her türlü eleştirileceksin. Kovulsan bile tazminatın var. Rahat ol hocam.
Şu pankartı açan safları gösteren fotoğraf var ya? Onun altındaki paragraf bile başlı başına yetiyor be Bahadır... Bütün bu futbol dünyasının merkezine haklı olarak bizi, taraftarı koyuyoruz da asıl şimdi koymak gerek işte... Çünkü asıl hata tüm bu yanlışlara imza atan Demirören'den çok, onu gayet ucuzca kabullenebilen taraftar kesiminde. Seba'yı gönderen taraftarla Demirören'i sineye çekebilen nasıl aynı olabiliyor? İşte ben bundan utanıyorum...