TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

10 Yıl Aradan Sonra...

Serhat Gürcan Gündüz 27 Ekim 2010 ,



Geçtiğimiz pazar gecesi, tam 10 yıl aradan sonra ilk puanını aldı Galatasaray Kadıköy'de. Hak ederek, belkide galibiyeti kaçırarak üstelik. Hagi ve Tugay iyi bir ikili olacaklarının sinyallerini verdiler Galatasaray'ın başındaki ilk maçlarında.

Aslında kağıt üzerinde favori açık ara Fenerbahçe idi maçtan önce. Neresinden bakarsanız bakın, her mevkide bariz bir Fenerbahçe üstünlüğü vardı. Fakat Hagi dersine iyi çalışmış olacak ki, orta sahayı kalabalık tutup, sert bir oyun oynatarak durdurdu Fener'i. Ayhan, Mustafa ve Cana üçlüsü, atak yapmaktan çok savunmayı düşündü. Bu üçlüden biri topu kaptığında direk Elano ve Misimovic'e oynadı topu. Onlarda hiç bekletmeden Pino ile buluşturdu. Galatasaray adına maçın bütün özeti buydu. Ne kanatlardan gelip orta yapmayı düşündüler, nede 4-5 kişi birden ileri çıkarak organize bir atak yapmayı.

Fenerbahçe ise her zamanki taktiği ile oynadı. Kanatlardan denediler, göbekten denediler ama bir türlü savunmayı ve Aykut'u geçemediler. Şahsen Hakan Balta gibi formsuz bir oyuncunun karşısında maçın adamı olmasını beklediğim Gökhan Gönül'ün, çizgiden çıkardığı top dışında varlık bile gösterememesi beni oldukça şaşırttı. Tabi buna kötü oyununun yanı sıra Dia'nın etkisizliğini de eklemek gerekli. Tıpkı Caner ve Stoch'un birlikte oynadığı sol kanatın etkisiz kaldığı gibi...

Peki neden Fenerbahçe kanatları etkisiz kullandı? Bunun cevabı aslında çok basit. Sağ kanatta Sabri ve Elano, sol kanatta ise Hakan Balta ve Ayhan oynadı Galatasaray'da. Bu oyuncuların kanat akınlarına katıldığını hiç gördünüz mü maç içerisinde? Bu akınların yapılmaması Fenerbahçe'nin kanat oyuncularına boş alan bırakmadı. Mesela Dia Ayhan'ı geçtiğinde ilk olarak karşısında Hakan Balta'yı buldu. Bu sırada Cana, Hakan Balta'nın kademesine giriyordu. Buda Gökhan Gönül'e boş alan bırakmıyordu. Gerideki Ayhan ise Cana'nın bölgesine geçince Fenerbahçe'yi hep yan pas yapmaya zorladı Galatasaray. İşte bütün maçın anahtarı buydu.

Hagi'nin başarısı ne ruhu geri getirmekteydi, nede oyuncu seçimlerinde. Maçtan sonra yazıyı yazmaya başlamıştım ki aklıma Hagi'li Galatasaray'ın, Fenerbahçe'ye 5 gol attığı Türkiye kupası final maçı geldi. Bir arkadaşımdan maçın 90 dakikalık görüntülerini temin ettim ve oturup izledim. Pazar günü oynanan maç ile arasındaki tek fark ise isimlerdi. Tabi ki Misimovic'in yerinde oynayan Ribery, Elano'nun yerinde oynayan Necati'nin daha hızlı oyuncular olduğunu söylememe gerek yok. Fenerbahçe'de ise sol kanatta Tuncay, sağ kanatta Serhat oynuyordu. Sanırım Hagi ilk göreve geldiğinde "o maçı nasıl kazanmıştım?" diye kendine sormuş ve maçı tekrar izlemiştir. Kadrolara baktığında ise hemen hemen her şeyin aynı olduğunu görmüştür ve planını oyuncularına anlatmıştır...

Bütün bu planın işleyişini bozacak tek bir unsur vardı o gece. Hakemin sertliğe ne kadar taviz göstereceği. Bir oyuncunun kırmızı kart görmesi bütün planı suya düşürecekti. Hakemler hakkında yazmayı sevmiyorum. Çünkü burada ne yazarsam yazayım bir tarafın mutlaka tepkisini çekeceğim. Yinede pazar gecesi Neill'in kırmızı kart görmesi gerektiğini düşünüyorum Markus Merk gibi. Peki Neill kırmızı kartı görse neler olur, maç nasıl değişirdi?

Neill'ın yerine bir stoper almak zorunda kalacaktı Hagi. Bunun içinde öndeki oyuncularından bir tanesini çıkarmak zorunda kalacaktı. Elano, Misimovic veya Pino. Bu oyunculardan bir tanesinin çıkması Galatasaray'ın hücum yapma olasılığını oldukça düşürecekti. Bunun üzerine baskı kurmaya başlamış Fenerbahçe artık topu, tüfeği ile Galatasaray kalesine yüklenecekti. Tabi ki arkada boşluk bırakan Fenerbahçe kontra ataklara maruz kalacaktı. Yani bir gol görme olasılığımız olabilirdi. Hangi takım atardı bunu tabi ki bilemeyiz.

Galatasaray sakatları iyileştikten sonra çok daha güzel bir oyun sergileyeceğini tahmin ediyorum. Özellikle Elano'nun takıma monte edilmesi ve Hagi'nin savunma güvenliğini her şeyden önde tutması Galatasaray'ın istediği puanları almasına yardımcı olacaktır. Tabi ki Hagi bu taktiği sadece Fenerbahçe maçı için düşünmediyse. O da elindeki hücum gücü yüzünden savunmaya gerek yok diye düşünürse, Rijkaard'dan farklı sonuçlar almaz. Çünkü Sarp, Cana, Ayhan, Barış gibi oyuncular orta sahanın yükünü kaldıramaz. Elano'ya da her maç bu şekilde savunma yaptıramazsınız.

Fenerbahçe'de ise değişmesi gereken tek şey, Aykut Kocaman'ın derbi maçlarda bile taktiğini değiştirmemesi. Tabi ki belirli bir düzeniniz olması gerekiyor. Fakat bu tarz maçlarda diğer hocaları biraz şaşırtmak gerektiğine inanıyorum. Mesela Alex'le değilde Semih ile başlamak daha iyi olabilirdi bu maçta.

Cuma günü Bursa ile oynayacak Fenerbahçe. Ertuğrul Sağlam pazar günü Hagi'nin oynattığı taktik ile oynatıyor zaten takımını. Aralarındaki tek fark kanat oyuncularının çok daha hızlı ve tehlikeli olması. Tabi ki Fenerbahçe'nin bunun için önlemler alması gerekiyor. Gerçi Aykut hoca istemeden de olsa takımı değiştirmek zorunda kalacak Dia ve Niang'ın sakatlıkları yüzünden. Haftalardır 18'e bile giremeyen Christian ortada, Mehmet ise sağ kanatta oynayacaktır muhtemelen. Yani biraz daha defansif oynamak zorunda kalacaklar. Ne olursa olsun cuma günü bizi zevkli bir maç bekliyor...

0 yorum

Yorum Gönder