2003'te R. Sociedad formasıyla tam anlamıyla yücelen Nihat Kahveci'den sonra ilk kez sadece "aslen" de olsa bir Türk oyuncu Ballon d'Or'a aday oldu. Bizim buralarda boş boş konuşanlara icraatıyla en güzel cevabı vermeye devam ediyor Mesut Özil. 5 ay önce Werder Bremen'de forma giyerken önce Dünya Kupası yarı finali, sonra Real Madrid transferi derken şimdi de "Altın Top" adaylığı... Neresinden bakarsanız bakın az buz bir başarı yolu değil bu.
Bu arada 23 kişilik listede tek bir İngiliz'in dahi bulunmaması Ada için resmen felaket. Hatta milletini geçtik, Premier League'ten listeye dahil olan sadece 3 futbolcu var. Bu isimlerden Fabregas'ın tek ayağı Barcelona'dayken, Asamoah Gyan Sunderland'e yeni transfer oldu. Geriye de bir tek 32'lik Drogba kalıyor. Ayrıca hadi İngilizler'in olmaması enteresan da, Güney Amerika'da oynayan hiçbir futbolcunun yine aday listesinde yer almaması artık kimseyi şaşırtmıyor. Demek ki gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor.
Tam aday listesine buradan bakabilirsiniz. Dünya Kupası'nın etkisiyle Xavi ve Iniesta'nın isimleri öne çıkıyor, ki fazlasıyla hak ediyorlar zaten. Bu gidişle ikisine birer ufak ödül verip işin içinden çıkacaklar! Ancak benim adayım Wesley Sneijder... Hani eskiden mahalle maçlarında takıma adam seçerken "siz çok güçlü oldunuz olm" dedirten elemanlar vardı ya, Sneijder için 2010 yılı böyle geçti işte. Hangi formayı giyse takımını bir adım öteye götüren bir performanstı onunki. İlk kez verilecek olan "En İyi Teknik Direktör" ödülünü de sanki Yeniköy Kasabı, pardon Vicente Del Bosque götürecek gibi.
* Bu arada söylemeden geçmeyelim. Fotoğraf 1965 yılına ait. Ballon d'Or ödülü Eusebio'nun ellerinde.
0 yorum