TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Başkan'ın Bursa Seferi

Cengiz Bahadır Özdemir 26 Haziran 2010 ,

Sabah kalktım ve gazetelerin spor sayfalarına şöyle bir göz attım. Aslında güvenilir birkaç site dışında hiçbir transfer haberine inanmam. Hele gazetelerin yazdığı transfer haberlerini kale bile almam. Yani bir nev-i ''Formayı öpmeden inanmam''cılardanım. Ancak gün geçtikçe, gazetelerdeki bir haber daha sık yayınlanmaya başladı. ''Sercan-Ozan İpek Beşiktaş'ta'' ! Sercan veya Ozan İpek'e bir gıcıklığım yok. Ancak bu transfer karşılığında verilecekleri gördükçe için sıkılıyor, tansiyonum düşüyor. Sercan+Ozan İpek=Holosko+Zapotocny+3 milyon avro, he mi?
Öncelikle Sercan ve Ozan İpek'le ilgili görüşlerimi söyleyeyim. Neden bu transfere karşı çıktığım anlaşılsın. Sercan, bildiğim kadarıyla Milli Takım'ın her yaş kategorisinde oynamış bir futbolcu. Yeteneği olduğu yıllardan beri söyleniyor. Daha bu kadar ismi duyulmamışken, İngiliz takımlarıyla ilgili dedikodular dönüyordu. Ben kendisini son 2 senede çok net izleyebildim. Elbette televizyondan. Gördüğüm kadarıyla Sercan açık alan oyuncusu. Topla birlikte süratleniyor ve rakibi yoruyor. Topu saklama konusunda çok kötü değil. Yani salt kontratak oyuncusu değil. Top tutmayı biliyor. Ama yetersiz. Peki Sercan ne yapamıyor? Çalım atamıyor. Kesinlikle çalım atamayan bir forvet. Başka? Son vuruşlarda hala aşamadığı bir şeyler var. Belki Güiza kadar kötü vuruşlar yapmıyor ama olmadık goller kaçırabiliyor. Ayrıca devamlılığı yok. Bir maç çok iyi oynar, öbür maçlar hiçbir şey yapamaz. Geçtiğimiz sezon ligde kaç gol attı? 4. Ondan önceki sezon? 11. 2 sezonda attığı gol sayısı 15. Bu veriler elde dursun.
Ozan İpek. Bu seneki performansıyla herkesin diline dolanan bir isim. 23 yaşında ve sol kanatta görev yapıyor. Daha doğrusu kanatlarda oynuyor. Bazı maçlarda iki kanatta da oynadığını gördük. En önemli özelliği, hızı. Çok hızlı ve çok iyi bindiriyor. Rakibi geçme konusunda fazla sıkıntı çekmiyor. Ortaları süper diyemiyorum ama ligimiz için yeterli düzeyde. Biraz sinirli. O özelliği takımını yakabilir. Bu sezon 8 gol attı. Yani bu sene attığı gol sayısı, Sercan'ın iki katı (!). Yanlış anlaşılmasın, kesinlikle futbolcuları attıkları gollere göre değerlendirmiyorum. Ancak ortada bir terslik olduğunu da göz ardı etmemek lazım. Bu iki futbolcu için Bursaspor inanılmaz rakamlardan bahsediyor. Sadece bir seneliğine parlamış bu adamları astronomik fiyatlara pazarlamaya çalışıyorlar. Kime? Bu alanda rakipsiz olan Beşiktaş ve Yıldırım Demirören'e.

Transferde gönderilmesi planlanan futbolcular Holosko ve Zapo. Hatta son haberlere göre Tello da bu kervana katılmış. Beşiktaş buna sıcak bakıyor. Neden? İşini bilmeyen çavuşların ne yaptığını biliyoruz. Hadi para hesabını bilmiyorlar, basit bir matematiği de yapamayacak duruma gelmiş bu yönetim. Dört işlemin en basit ve ilk öğretilen kuralıdır toplama işlemi. Federasyon ne demiş? 6+2. 6 sahada, 2 kulübede. Toplam kaç? 8. Ama bu yönetim kalkıp 9. yabancıyı alabiliyor. Üstelik diğer futbolcusuna lisans vermeden parasını ödeyerek yola devam edebiliyor. Şimdi ne karar alındı? 6+2+2. Yani toplamda 10. Dokuz yabancı futbolcusu olan Beşiktaş yönetimi kalkıp iki yabancı daha alıyor. Hesap ne? Dünya Kupası'na giden iki futbolcusu parlayacak ve kolayca satılacak. O futbolculardan biri hiç oynamadı, diğeri son 20 dakika topçusu oldu. Sırf para vermeyip yabancılardan kurtulmaya çalışan yönetimden başka da bir şey beklenemez. Peki o futbolcuları şimdi kime yollamaya çalışıyorlar? Bursaspor. Vay be, epey parlamış adamlar.
Holosko için Beşiktaş ne yapmıştı? Koray, Burak ve 5 milyon avro vermişti. Gidenlere üzülmemiştim. Koray yıllardır ne uzar ne kısalır. Aynı, düz adamdı. Burak da akıllanmayacaktı. Tigana'nın ''Yerli Henry'' benzetmesi de havada kalmıştı. Ancak bu adamların sonuçta belli bir maliyeti vardı. Belli bir değeri vardı. Bunların üstüne 5 milyon avro vermek bana akıllıca gelmemişti. Ama takımı çiftlik modeliyle yöneten bir başkandan mantıklı bir hareket beklemiyordum. Holosko geldi ve taraftarın da sevdiği bir adam oldu. Yuhalandığını hiç görmedim. Üstelik çok gol kaçırdığı maçlarda bile fazla tepki almadı. Neticede Holosko, Beşiktaş'a gelmeden önce formalar giyip ''Çarşı çok rerörerö'' diyerek gönülleri fethetmişti. Holosko ikinci yarıda takıma geldi ve 7 gol atarak dikkatleri üzerine çekti. Ertesi sene 10 gol attı. Geçen seneyi ise 6 golle tamamladı. Yaşadığı sakatlıkları ve oyuna sonradan girmelerini saymıyorum bile. Yani bu adam, sezon başı 10 golü zorlar. Özellik bakımından son vuruşlar dışında eksiği yok. Koşarak rakibini geçiyor. Güçlü. Oyundan kopmalar yaşasa da maçı bırakmıyor. En önemlisi formayı seviyor. Bu adamın minimum maliyeti 5 milyon avro'dur ülke şartlarında. 
Zapotocny. Sivok'la beraber geldiğinde çok iyi bir ikili olmuşlardı. Hatta bir yerde ''Defans görmüş masum Beşiktaş taraftarı'' ile ilgili bir yazı yazmıştım. Bu ikili mükemmele yakın bir uyum göstermişlerdi. Zapo ilk müdahaleyi yapar, Sivok arkayı toparlar. Zapo daha hırslıdır ve hırsını belli eder. Sivok daha soğukkanlıdır ve hırsını çok fazla açığa çıkarmaz. İkisinin de İtalya'da top oynamış olması önemliydi. Zapo sağlamdı ama ilk hamle adamıydı. O hamlesi başarısız olursa geri dönüşü zor olurdu. Geldiği sene 23 maçta forma giymeyi başardı. Taraftarla arasını iyi tuttu. Yaklaşık 4,5 milyon avro'ya transfer edilmişti. Sonra Ferrari alındı ve kendisi kiralık olarak Bursaspor'a gitti. Ferrari'nin gelmesine sözüm yok ama Zapo varken neden bir yabancı savunmacı daha transfer edildi; bunu hiç anlayamayacağım. Üstelik verdiği katkı çok da kötü değildi. 
Tello. Geldiği sene herkesin kafasında soru işareti oluşmuştu. Sol bek, sol açık derken Beşiktaş Dergisi'nde ''Forvet arkası da oynarım'' diyerek zihinleri alt üst etmişti. Zaten evrimi de bu yönde oldu. İlk önce sol bekte denendi. Evet, hücuma destek veriyordu ama savunmada zaafları vardı. İlk senesinde attığı değil attırdığı gollerle taraftara kendini sevdirmişti. Delgado ile iyi anlaşmışlardı. Güney Amerikalı olması da önemliydi. 5 gol atmıştı ilk sene. Sayısız asist yapmıştı. Ertesi sene sol açıkta daha rahattı. En iyi sezonlarından birini geçirmişti. 6 golü vardı ama oynadığı oyun çok daha önemliydi. Geçtiğimiz sezon ligin başlarında oynayamamış olsa da sonradan formayı kaptırmadı. Kritik anlarda takımın çok şey beklediği isim oldu. Forvet arkasında tam olarak istenilen verimi sağlayamamıştı. Zaten takım da çok verimli değildi. Bu düşüşle birlikte 5 gol atabilmişti. Ancak Manchester United'a attığı gol kredisini yükseltmişti. En azından ben öyle düşünüyordum. Oynadığı oyuna bakarsak, Tello'nun da minimum 5 milyon avro edebileceğini rahatlıkla söyleyebilirim.


Beşiktaş Yönetimi toplama işlemini bilmez ama ben yardımcı olayım. Holosko+Zapo+Tello+3 milyon=17,5 milyon avro (Benim görüşüme göre). Karşılığında sadece bir sezonluğuna parlamış Sercan ve Ozan. Bu bir risk midir? Hem de nasıl. Tello artık takıma alışmış bir isim. Elde tutulması gereken bir oyuncu. Holosko, dünya kadar zahmetle alınmış bir adam. Bu kadar kolay harcanmaz. Bu adamların üstüne 3 milyon bir de. Takımda fazlalık varsa bunlar da Fink, Tabata ve Zapo'dur. Bu üç adam gittiğinde yabancı sıkıntısı kalmayacak. Ekstradan Holosko ve Tello'ya iyi para teklifi gelirse satılabilir. Ama ancak parayla olur bu işler. Ne yapacağı belli olmayan iki adamla değil. Özel hayat meseleleri beni ilgilendirmez. Ancak Sercan'ın, daha şimdiden medyatik ilişkiler yaşamaya başladığı biliniyor. İstanbul, bu iki adamı yutarsa bunun hesabını kimse veremez. Forvette Nihat-Bobo gibi iki tane sabit adam var. Farklı özellikteki bu iki oyuncu Beşiktaş'a yeter. Nobre duruyor kenarda ve çift forvette ne yapacağı belli değil. Holosko'dan yararlanılabilir. İlla yerli forvet lazımsa Anadolu takımları yerli forvet çiftliği. Yetenekli biri bulunur. Ama bunlar yetersiz değil. Kaldı ki Ozan İpek'in bölgesi şu anda en alternatifli bölge. Tello-İsmail-Q7 gibi adamlar sol açıkta iş yapabilecek oyuncular. Ozan İpek veya Sercan yedekte oturtulsun diye mi o kadar para veriliyor?


Bunlar benim görüşlerim. Sercan ve Ozan İpek makul bir ücrete alınabiliniyorsa, alınır. Ancak üç futbolcu feda edip üzerine de para vermek akıl işi değildir. Zaten Beşiktaşlılık duruşuyla alakası kalmamış, hesap bilmeyen ve transferle taraftar satın alacağını zanneden bir takımın başkanından ''akıl işi'' beklemek hata.

2 yorum

  1. Bu 3'e 2'lik takası zaten Bursaspor yönetimi kesinlikle kabul etmez.
    En önemli 2 silahını rakibine verip, onun artıklarını alırsak sonumuz Sivas'tan çok farklı olmaz.(misal Bilica-Yasin takası)
    Kaldı ki zaten 3 oyuncunun en az 2'sine de Schuster yolu verecek muhtemelen.
    Beleşe oynatıp, parasını da Demirören'e ödetebileceği adamları takasta kullanmaz bizim başkan.

    Ayrıca ben geçen yıl Bursaspor'un 17-18'ini tribünden canlı canlı olmak üzere Tv'de yayınlanan tüm maçlarını da izleme fırsatım oldu, bırakın oynamayı duran toplar dışında Ozan İpek'ın hiç sağ kanada yaklaştığına bile şahit olmadım.

     
  2. İnönü'deki Beşiktaş maçında sağ kanada sık sık geldiğini hatırlıyorum. Onun dışında tek tek maç söylemem mümkün değil. Beşiktaş maçını da statta olduğum için örnek verdim.

    Bence Sercan-Ozan kendi takımlarında kalmalı. Bursaspor Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak. Macera aramamalı. Bildiği ve fayda sağladığı oyuncuları kadroda tutmalı. 3 kuruş paraya satmamalı.

     

Yorum Gönder