Zaman zaman taraftar olarak tuttuğumuz takımın idari işlerine çok fazla kafa yoruyoruz. Gereğinden fazla paralar dökülerek yapılan transferlere, idari anlamda yapılan hatalara, yahut alt yapıda harcanan gençlere isyan ediyoruz. Hala kafamda çözemedim bir taraftar kulübün içine ne kadar girmeli, neleri eleştirmeli. Ama ben tercih hakkımı gördüğüm saçmalıkları söylemekten yana kullanacağım.
Bir süredir belliydi Haldun Üstünel'in futbol şubesindeki görevlerini bırakacağı. Garip bir şekilde devre arası yapılan kötü transferlerin faturası ona kesildi. Aslında 3 isim geldi, 1 buçuk isim yerinde transferdi. Gitmesi için yerli bir sebep miydi? Bence değildi. Ama sezon sonu yaşanan hayal kırıklığında birilerinin feda edilmesi lazımdı. Her sene teknik direktöre vuran piyango bu sene Haldun'a patladı. Ben şahsen Haldun Üstünel'in görevden alınmasına üzülmedim. Tamam belki transferlerde büyük isimlere imza attırdı, ama takımın kaptanı gözümüzün bebeği Arda'nın geçen sene taraftarlar tarafından linç edilmesini engellemedi. Benim itirazım bu işlerin başına getirilen kişinin Adnan Sezgin olması.
Galatasaray'ı yensin diye teşvik primi almış, yerli oyuncu transferlerinde usulsüzlüğü kendine tarz olarak belirlemiş, bu takımı zaten ben şampiyon yaparım hocaya ne gerek var zihniyetinde birisinin Futbol Şubesi'nin en yetkili yöneticisi olması beni düşündürüyor.
Adnan Polat yıllardır bu garip adam konusundaki ısrarını sürdürüyor. Sorulunca Türkiye'de ondan iyisi yok, varsa bana söyleyin onu göreve getireyim diyor. Gerçekten garip işler oluyor Galatasaray'da. Keşke Haldun Üstünel ile birlikte Adnan Sezgin'de görevi bıraksaydı. Herhalde normal sayılabilecek bir yönetim anlayışına hiç bir zaman sahip olamayacak Türk takımları. Her zaman kısa vadeli başarıya odaklı, gerçek hedefleri Türkiye ile sınırlı, günü kurtarmak için ucuz hamleler yapan yöneticiler olacak futbolun içinde. Biz taraftarlarda renklere duyduğumuz aşkı, bu ucube adamlara rağmen sürdürmeye devam edeceğiz.
0 yorum