Siz sabah kaltığınızda okuyacaksınız ben geceden yazmak istedim. Daha ülke sınırları içindeki çekişme başlamadan futbolsuz kalacağımız belli oldu. Diğer maçlar için içimizde umut taşısak da ligimizin zirvesi olan F.Bahçe-G.Saray maçları için benim umudum kalmadı. Belli oldu ki iki takımın bu jenerasyonları değişmedikçe ve alttan gelenler aynı nefretle beslendiği sürece bu böyle devam edip gidecek.
Sırasıyla gidelim. Maç öncesi yöneticiler ateşin altına odun attılar mı? Hayır. Antrenörlerin karşılıklı tahrik edici açıklamaları var mı? Yok. Tribünde yerini almış taraftarlar eşit şekilde ve yer yer yana oturmuşlarken olay çıktı mı? Buna da hayır. En büyük günahkar medyada transfer haberleri yazmanın peşinde maçla pek ilgilenmemişken bu yaşananlara ne sebeb oldu. Cevap açık ve net. Futbolcular!
Sıradan gidelim önce Selçuk. Hakeme çelme takıp kendini attırıyor oyundan. Bu nasıl spor ahlakı, bu nasıl meslek saygısı. Geçelim Bilica'ya. Kendi takımının taraftarlarının da dahil olduğu genel çoğunluğun nefret ettiği biri olmayı başardı. Her maç bu nefretin üzerine bir şeyler koymaya devam ediyor. İstikrar abidesi Bilica. Tebrikler.
Arda Turan, Bilica'nun aksine herkesin sevgilisi olmuş bir isim. gülen yüzü ve yeteneği ile diğerlerinden farklı baktığımız adam. Ama nasıl oluyorsa veya ne içiyorsa F.Bahçe maçlarından önce bir haller oluyor ona da. Sahadaki 22 kişi arasında futbol kalitesi en yukarıda olanı o. Fakat her düdük çalışında ağzını açma sevdası onun da diğerleri ile aynı kefeye girmesine neden oluyor. Ya Sabri'ye ne demeli. Tamam düzeldi demiştik oysa ki. İlk sinyali sahada verdi. Maç sonunda da müthiş bir finalle geri döndüğünü ilan etti.
Maç bitmiş. Otobüstesin taraftarlar sana hareket yapmış. Sen cevap vermişsin. Verme kardeşim. Çek perdelerini işine bak, yoluna devam et. Sen kapıları açtırıyorsun aşağı iniyorsun. peşinden takım arkadaşların. Hurra, meydan savaşına! O karambolde biri saplasa bıçağı birinize kim verecek hesabını. Nasıl çıkacaksın olayın içinden. Adam bana hereket çekti indim gırtlağına sarıldım. Nereden tutsan elinde kalıyor. O otobüsün sorumlu yöneticisinden başlayıp, Rijkaard'dan devam edip, futbolcusuna herkesin ifadesini almalı cezaları vermeli Adnan Polat.
Futbolun beyefendilerinden Aykut Kocaman'da ilk antremanda hizaya çekip takımına sormalı, ne yaptığınızı sanıyorsunuz diye? Özellikle Selçuk, Bilica, Christian üçlüsüne. Neden tekmelerle tokatlarla oynadınız. Nedir her poziyonda rakibe çift dalmanızın sebebi. Varsa çözemedikleri bir husumet halledilmeli.
Durumun bu olduğu bir gecenin ardından ben izleyemesemde yorumlar yapilmiş. Cana'nın, Mustafa Sarp'dan farkı yok demiş Rıdvan Dilmen. Eleştiriler okuyorum bu yoruma karşılık. Ben 90 dakikayı izledim. Yeşil sahada Arda dışında bir futbolcunun diğerinden farkını göremedim. Attığı golde Andre Dos Santos, ara ara da Stoch onun yanına yaklaşabilenler.
Var mıydı Alex'in Servet'den farkı son düdük çaldığında. Olmasını beklemek hata. Taktik tahtasına çizilenlerin, antremanlarda çalışılanların unutulduğu bir maçta bundan fazlasını görmek imkansız. O kadar çok nefret ediyorlarki bu adamlar birbirlerinden üstlerine giydikleri formanın sarı-lacivert mi, sarı-kırmızı mı olduğunu bile unutuyorlar. Onlar yüz yıllık derbiyi değil kendi aralarındaki başka bir maçı oynuyorlar. Bizde mecburen izliyoruz başlattıkları kan davasını.
0 yorum