TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

No Diyelim De Neye?

Kemal Mardin 30 Temmuz 2010


Denk geldiniz mi bilmiyorum ama son günlerde NoNtvspor diye, Ntvspor'un taraflı yayın yaptığını iddia eden ve Galatasaraylılar'ın başını çektiği bir protesto kampanyası başladı. Haklılar veya haksızlar tartışmasına girmeyeceğim ama argümanlarının kesinlikle sağlam bir zemine oturmadığını ve buzdağının görünen kısmını hedef aldığını söyleyebilirim.

Tarafsızlık gibi son derece göreceli bir kavram üstünden Ntvspor'u suçlamak ve bunu Rıdvan Dilmen'in ekseni etrafında yapmakla hiçbir şey elde edilmeyecek, edilse de tatmin edici olmayacaktır. Keza aynı kanalın bünyesine, işi gücü Fenerbahçe'ye sallamak olan Sergen Yalçın ile Galatasaray'a laf çakıyormuş süsü vererek Galatasaray haricinde her şeyi - bu her şeye sadece futbol takımları değil, spora dair ne varsa dahil - aşağılayan Hıncal Uluç da dahildir. Bu ikisine diğer, Fenerbahçe'ye toz kondurmayanları da ekleyip çeşitlendirmek mümkün.

İyi de arkadaşım, diğer takımlar hakkında da taraflı konuşanların olması, Fener lehine taraflı olanları mazur gösterir mi diyecekseniz tabii. Evet, göstermez ama bu Ntvspor'un taraflı olduğu anlamına da gelmez. Burada zikredilmesi gereken kelime kalitesizliktir.

Ntvspor'un öncelikle, acil çözmesi gereken bir problemi varsa o da hızla, hem de muazzam bir hızla düşen kalitesidir. Bir zamanlar parmakla gösterilen, adının sözlük anlamı kaliteyle neredeyse eş anlamlı hale gelen Ntvspor'un uzunca bir süredir içi kurumakta. Kadroya yeni eklenen veya eskiye göre ön plana çıkartılan isimler buram buram popülizm kokuyor, program içerikleri giderek sıradanlaşıyor ve baştan savmalık ilk bakışta belli oluyor.

Peki ne oldu da bu kadar kısa sürede, böylesi bir değişim yaşandı. Çoğu bu değişimi Kenan Onuk sonrası sendromla açıklamaya çalışıyor ama kadroda hala en az onun kadar kaliteli isimlerin olduğunu gözden kaçırıyorlar. Bildiğiniz gibi, bir süre önce Ntvspor karasal yayına geçti ve reyting ölçümlerine dahil oldu. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Kısaca işin içine para ve rakamlar girdikten sonra eski misyon ve vizyondan eser kalmadı. Üstüne Doğuş Grubu'nun genel olarak hükümetle yakınlaşması sonucu gelen ticari yükselişi ve bundan doğan daha fazlasını isteme iştahının sonucu olarak reklam kuşaklarını boruculara emanet etmek gibi safi maddi hareketler eklenince sonuç kaçınılmaz oldu ve seviye yerlere indi. AB grubunun göz bebeği Ntvspor'un programları, sıkıntılarla, alıp veren oyuncularla dolarken aralardaki bilgilendirme amaçlı reklamlarla da hepimiz boru sektörü hakkında azımsanmayacak birikime sahip olmaya başladık.

Yani aslında öncelikli hikaye, tarafsızlıktan falan çok fazlası. Bugüne kadar YesNtvspor diyerek sonuna kadar desteklediğimiz, Türkiye'nin tek spor kanalı bu haldeyken, hala benim takımım senin takımın kavgası komik kalıyor. Kaldı ki bu vaziyet, kurum olarak bir takımın tarafını tutmaktan ziyade, kantarın topuzunu ayarlamaktan aciz yorumcuların isimleri ile kitleleri ekran başına toplama potansiyeline sahip oldukları için o programlara çıkartılmalarından kaynaklanıyor. Yani reyting kaygısından. Eğer çakraları açıp tepki gösterilmesi gereken esas konunun farkına varırsak gerisi kendiliğinden gelecektir zaten. Zihniyet değişikliğine yol açamadığımız sürece bu saçmalıklar ancak "standart" sapma olarak kalacaktır.

2 yorum

  1. Söylediklerine -Sergen hariç- katılsam da bugün benim gördüğüm bir noktayı eklemek istedim. Belki bu örnekten bir sonuç çıkarılabilir:

    Dün oynanan Plezen-Beşiktaş maçının özetleri verilirken maçta Beşiktaş'ın nasıl oynadığı anlatıldı. Tabir-i caizse itin bir tarafına sokuldu takım. Zaten bunda bir gariplik yok. İlk yarıyı izleyen herkesin düşüncesi buydu. Ama maç boyu böyle oynanmadı. Hiç olmadı, Beşiktaş'ın 2 tane direkten dönen topu dile getirilebilirdi. Hakan'ın kurtarışları bir felaketi önledi gibi net yorumlar, maçın özeti verilirken yapılmamalı. Yayıncılık kalitesinde bu da önemli. Çünkü bunu yorumcu yapmıyor, Ntvspor'da çalışan herhangi biri söylüyor. Bu da kanalın duruşunu etkiler.

    Bir diğer şey de yeni transferlerin çok iyi olmadığıyla ilgiliydi. Evet, Q7 ve Hilbert son derece kötü bir performans çizdiler. Ama Hilbert'in kötü pas attığını ve isabetsiz ortalar yaptığını söylerken, bir topunun direkten döndüğü eklenemez miydi? Aynı şekilde, Q7'nin kötü oyununu ''Karşısında Faroe Adaları temsilcisinden daha dişli bir rakip çıkınca etkisiz kaldı'' şeklinde mi aktarılmalıydı? Mükemmellik, ayrıntıdadır. Böyle ayrıntıları, seyirci gözünden kaçırmaz.

    Bu dediklerim ''Ntvspor Fenerbahçeli'dir'' lafını haklı çıkarmaz. Ben Beşiktaş özelinden konuşuyorum. Aynı şey diğer takımlar için de geçerli olabilir. Benim değinmek istediğim, senin de belirttiğin gibi, bu kanalın kalitesinin düşmeye başlamasıdır. Nedenleri de yukarıdaki gibi yaptıkları gereksiz işlerdendir. Yoksa Rıdvan'ın Fenerbahçeli olduğunu ve Fenerbahçe yenildiği vakit programa nasıl moralsiz çıktığını hepimiz biliyoruz. Ama yine de dinlenebilir bir adam. Kötü niyetli değil bence. Sergen örneği ise bence yazıdaki tek yanlış. Çünkü Sergen aklına eseni söyleyen, Beşiktaş'ı gerektiği zaman yerin dibine sokan bir adam. ''Sıkıntılı'' biri yani. Onun yorumlarına çok fazla sinirlenen yoktur çünkü adamın kimseye eyvallahı yok. Demem o ki, Ntvspor kime yaranmaya çalışıyor veya neden böyle bir yola girdi; bilmiyorum. Ama acilen kendine çeki düzen vermeli.

     
  2. Haberde Beşiktaş'a söylenen sözler bir Galatasaraylı olarak beni bile rahatsız etti.Mesala Mehmet Demirkol'a da çok yükleniyorlar ama bence en tarafsızı o.

     

Yorum Gönder