TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Siyah-Beyaz Maç

Cengiz Bahadır Özdemir 29 Temmuz 2010 ,

Viktoria Plezen: 1  Beşiktaş: 1

Beşiktaş, Avrupa Ligi 3. Ön Eleme maçında, Çek Cumhuriyeti'nin Plezen takımıyla 1-1 berabere kaldı. Bakmayın berabere kaldı dediğime. Eğer futbol tanrıları, melekleri bir araya gelip de uzlaşabilselerdi, Beşiktaş ilk yarıda 3-4 tane gol yiyip ülkeye dönüş yapacaktı. Bu dönüş sonrasında Nobre, Delgado, Hilbert de feci dayak yiyeceklerdi. Ancak tanrılar ve melekler anlaşamayınca devreye Hakan Arıkan girdi. Kurtardığı toplarla takımını ayakta tutmaya çalıştı. İlk yarıda her kurtarışı sonrasında arkadaşlarına ana-avrat küfreder gibi bakması da gözlerden kaçmadı. Ancak kimse de bu bakıştan utanmadı. Öyle ki, son derece basit bir duran top organizasyonuna engel olamayan Beşiktaşlı savunma oyuncuları golü yediler. Herhalde bu umursamazlığa kızan Hakan da, yediği gol sırasında kaleyi falan bırakıp kale alanı çizgisinin ötesine geçip topu kurtarmaya kalktı. Başarması imkansızdı. Neticede Plezen 1-0 öne geçtiği vakit kimse şaşırmadı.

Golden sonra takımda yine pek bir şey olmadı. Yine savruk, yine çok pas hatası yapan bir Beşiktaş vardı sahada. Ancak Plezen savunmasının yaptığı tek hatayı Quaresma iyi değerlendirdi. Yaptığı pres sonucu topu kapmak isterken düşürüldü. Düştü mü, düşürüldü mü tartışmasına girmiyorum. Ben düşecek bir temas göremedim. Ancak eğer temas varsa bu net olarak penaltıdır. Neticede hakem de penaltıyı gösterdi. Maçın en kötü oyuncularından Delgado skoru 1-1'e getirdi ve devreye de bu moralle girildi. İlk yarıda görülen en önemli şey Ernst'in, dört-beş adamla gelen Plezenli oyuncuları tek başına durdurmaya çalışmasıydı. Nobre-Nihat sadece hücuma çıkarken geriye geliyordu. Q7 kanadını önemsemiyor, Hilbert ise pozisyon alamıyordu. Delgado alışık olmadığı bir bölgede ve stilde oynamak istese de beceremiyordu. Hücuma çıkışlarda da inanılmaz top kayıpları yaşanıyordu. Yani kısacası, Necip şarttı.
İkinci yarıda oyuna Necip girdi. Nihat bu maçta fazla varlık gösterememişti. Böylece oyunun dengesi değişti. Plezen yine birkaç tehlike yaratmak istedi. Bunun dışında hızlı çıkışlar yapamadıkları gibi, orta sahada daha fazla boğuşmak zorunda kaldılar. Ernst-Delgado merkezli pas trafiğine Necip de eklendi. Belirtmeden edemeyeceğim; Necip'in bu yükselen performansı beni heyecanlandırıyor. Topu ayağına alışı bile taraftara güven veriyor. Savruk değil. Pas atmayı biliyor. İleri çıkıp alternatif yaratabiliyor. Savunmadaki zamanlama ve pozisyon hatalarını en aza indirgerse büyük bir oyuncu olabilir. Oyunun ileri aşamalarında Beşiktaş daha hakim ve rahat oynadı. 75. dakikadan sonra yine kontrolü Plezen'e verseler de bu sefer fazla dağılmadılar. Oyuna sonradan giren Bobo iki önemli pozisyonu harcadı. İlkinde oyuna ısınamadığı için gelen topa net bir şekilde vuramadı. İkincisinde ise top az farkla dışarı çıktı. Bobo, özellikle arkası bu kadar sağlamken coşmalı.

Peki neden siyah-beyaz bir maç diyorum? İlk yarı kapkara bir oyun izledik. İçimiz sıkıldı. Takımın bu haline inanamadık. Ancak ikinci yarı daha dengeli ve olması gerektiği gibi oynadık. Çok mu iyi? Hayır. Ama deplasmanda, ilk maçta, henüz sezon başıyken bu oyun yeterliydi. İlk kez bu sezon Beşiktaş'ı 90 dakika izledim. Çok daha fazla çalışmaları gerekecek. Özellikle Delgado ve Tabata ile ne yapılacağı belli olmalı. Hilbert gerekirse bek oynatılmalı. Nobre'ye kibarca yedek kulübesi gösterilmeli ve Necip-Ernst ortaklığı işletilmeli. Daha bu takıma Guti'nin geleceğini de unutmamak gerek. Bu takım, bir seviye üste çıkmalı. Guti, bunu tek başına yapacak güçte. Yeter ki diğerleri de ona ayak uydursun. 

0 yorum

Yorum Gönder