TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Bursaspor 0-4 Valencia

Mustafa Akkaya 14 Eylül 2010 ,


Karşılaşma başlamadan önce çoğu kişide olduğu gibi benim içimde de bir umut ışığı vardı. Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk maçını oynayan bir ekip olarak Bursaspor’un eksiği çoktu. Bu arenadaki ilk dersini de biraz ağır bir skorla aldı ‘Son Şampiyon’.

Maç başlar başlamaz kontrolü eline alan bir Valencia, pardon kontrolü rakibe veren bir Bursaspor vardı sahada. Rakip, İspanyol kültürüne özgü “sahaya iyi yayılma” geleneğini anca ortalama bir biçimde uyguluyordu oysaki. Yalnız bu bile Bursaspor’un 1. ve 2. bölge arasındaki bağlarını aksatmaya yetti. Ceza sahasındaki topları sürekli uzun oynamak zorunda kaldı ve buna çözüm üretmekte zorlandı Timsahlar. Kendi yarı sahasında Şampiyonlar Ligi’nde yeri olmayan boşluklar da bırakınca, Valencia pek de çaba harcamadan ceza sahasına inmeye başladı. 16. dakikada gelen Tino Costa füzesine de bu şekilde izin verdi Bursaspor ve yenik duruma düştü.

Golün ardından nispeten toparlanma belirtileri gördük Bursa’da. Rakip sahaya daha iyi yerleşmeye başladılar. Ancak Valencia’nın tam tersine kanatları gayet etkisizdi. Vederson ve Ali Tandoğan sıklıkla ileri çıkıp hücuma zenginlik katmaya çalışsa da önlerindekilerden destek alamadılar. Çünkü Ozan İpek gerçekten etkisiz günündeydi ve Volkan Şen sürekli faule maruz kalmaktan verimli olamıyordu. Böylece zaten dirençli olan bir rakibe karşı orta sahayı geçmek özel bireysel yetenek ister hale geldi; ki bu noktada Insua’nın da vasat olması durumu zorlaştırdı. Derken yine Tino Costa’nın ayağından çıkan ve direkten dönen bir serbest vuruşu Aduris tamamlayınca rakip durumu 2-0’a taşıdı. Devre sonuna kadar da skorun getirdiği moral bozukluğu görüldü Bursaspor’da.


İkinci devre beklendiği gibi başladı. Oyunu olabildiğince rakip yarı sahaya yıkmaya çalışan bir Bursaspor ve karşısında vites düşürüp skoru korumaya çalışan bir Valencia. Yine de neredeyse hiç rakibine mutlak bir üstünlük sağlayamadı Bursa. Oyunun tıkanmaya başladığı anlarda Sercan ve Turgay’ın oyuna girişi takımı bir anda ateşledi. Hatta 64. dakikada o ana kadarki en net pozisyonunu buldu Timsahlar. Ancak bu hız giderek düştü ve 68. dakikada Ergiç’in komik hatasından faydalanarak çok kolay bir gol buldu Valencia. Durum 3-0 olduktan sonra da sahada futbol adına pek bir şey beklemek hayal gibiydi. Oyundan tamamen düşen Bursaspor karşısında Valencia, hızlı bir hücumla 4. golü bulmak için sadece 6 dakika bekledi. O andan itibaren kontrol, sahada şuursuzca dolaşan Bursaspor karşısındaki İspanyollar’a geçti ve maç bitkisel hayata girdi.

Özetle; Bursa’daki maç, Devler Ligi’ne yeni adım atan her takım için bir ders niteliğindeydi. Kendinden güçlü bir ekiple mücadele eden bir takımın yarı sahasında fazla boşluk bırakması bugünkü gibi sonuçlara yol açıyor. Özellikle rakip tecrübeliyse bu boşlukları kolayca değerlendirebiliyor ve nadiren atak geliştirse dahi golü bulabiliyor. Ardından skoru koruması ve hatta ani ataklarla farkı açması da çok zor olmuyor. Böyle bir ortamda bireysel pas hatalarının çok olmasının nelere yol açabileceğine değinmek dahi gereksiz.


Mehmet Topal’a değinmeden bitirmeyelim. Burada alıştığımız sade ve çevresindekileri oyuna katan tarzını sahaya koydu. İspanya’da kaldığı sürece kendini çok geliştirecek çünkü etrafındakilerin temel altyapısı kuvvetli ve o da buna ayak uydurmak zorunda. Diğer bir deyişle takım arkadaşlarıyla birlikte ‘büyüyecek’ Topal. Ayağına büyük gelen kramponlarına gazete sıkıştırarak seçmelerine çıktığı bir altyapıdan, futbolcunun temeline büyük önem veren bir ülkeye gitmek kolay iş değil. Aradaki farkı zamanla gelişerek özümseyecek.

0 yorum

Yorum Gönder