TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Tur Cepte Ama Ya Sonrası?

Kemal Mardin 28 Temmuz 2010 ,

Bu şemsiye Kazım'ı yağmurdan koruyabilir ama esas korunması gereken eleştiriler olacak.
Öncelikle şunu söyleyip rahatlayayım: Önder'le olmaz. Ayrıntıya girmeden devam ediyorum. Yok edemiyorum, bir saniye. Baroni'yle hiç olmaz. Hah, işte şimdi tamamen rahatladım. Geçelim maça.

Potansiyelli, isimsiz takımın, tecrübeli ve isimli takımı ağırladığı maçta, Fenerbahçe psikolojik üstünlüğünü skor üstünlüğüne çabuk ve kolay dönüştürdü. İsminin hakkını vererek titrek başlayan Young Boys daha ne olduğunu anlamadan kalesinde golü görüverdi. Sonrasında ise gelişim sürecindeki Türk futbolunun biricik hastalığı baş gösterdi: Avrupa maçında öne geçtiğinde ne yapacağını bilememe. Hele ki deplasmandaysan. Young Boys da bu ince hastalığı çabuk keşfetti ve sağdan, soldan ve tabii ki ortadan yaldır yaldır gidip gelmeye başladılar. Özellikle Bienvenu ve Doubai, Fenerbahçe defansını yıprattı da yıprattı. Nihayetinde de maçın başından beri kafa toplarına vurmakta yaşanan büyük acz meyvesini verdi ve skor eşitlendi. Golden sonra Young Boys'un kendine gelen güvenine Fenerbahçe, uzun ve anlamsız toplar ve yükselen sinirle karşılık verdi! Sinir demişken Emre'nin gol atmasına rağmen engelleyemediği giderli bakışları ile Alex'in ince bir çelmeyle Young Boys'un kontra atağını kestiği ama sakin halleri ve rakibini yerden kaldırması ile net bir sarı karttan yırttığı pozisyon arasındaki farka dikkat çekmek isterim.

Neyse ki rakip Young Boys'tu ve hücumda Fenerbahçe'yi bu kadar zorlamanın bedelini bir şekilde ödeyeceklerdi. Bu bedel de defansta verilen açıklar oldu ama Fener'in bu açıkları değerlendirmesi için 25 dakika geçmesi gerekti. Buluştuğu topların tehlikeye dönüşeceğini daha maçın başında belli eden Gökhan Ünal ilk golden sonraki ikinci topla buluşmasında ikinci asistini yaptı ve maç boyu ışıldayan tek Fenerbahçeli Stoch'un müthiş füzesi ile Sarı Lacivertliler bir kez daha öne geçti.

Tam devre biterken gelen gole seviniyorduk ki Kazım kendine yakışanı yaptı ve kalbine ikinci hançeri yiyen İsviçre ekibini ayağa kaldırabilecek yegane hamleyi yaptı. Ona özel, sadece onun göreceği cinsten bir kırmızı kartla bir adım öne geçen takımını on adım geriye götürdü. Görünen o ki sürgün hayatında hiçbir şey öğrenmemiş. Bu sene de böyle olacaksa bir sene daha veya temelli sürgüne gitmesinde bir sakınca yok bence.

İkinci yarı Fenerbahçe mecbur daha defansif bir anlayışla başladı. Aslında ilk şoku atlatmak için iyi de oldu. Young Boys yine pozisyon bulmaya devam etti ama daha az saçma olanlarından, daha olağan cinslerinden. Tabii bu pozisyonların, gelen golün habercisi olma ihtimali bir hayli yüksekti. O yüzden Fenerbahçe'nin biraz daha ileride, biraz daha fazla ayağında top tutmaya başlaması gerekiyordu. Bunun için de takımı dirileştirmek, oyuncu değiştirmek akla ilk gelen çözüm olmasına rağmen bunu yapan Young Boys oldu. Aykut Kocaman'ın buna gelen geç cevabı ise biraz garip! oldu. Gökhan'ı çıkartarak takımı forvetsiz bırakıp, 40 metreye çekmeyi ve topları savura savura oyunun hakimiyetini tamamen rakibe vermeyi tercih etti. O saatten sonra maçın sonucunu tayin edecek yegane şey vardı. O da Volkan'ın performansı. Neyse ki hayatını uçlarda yaşamayı seven Volkan'ın iyi günlerinden birine denk geldik ve direğin de yardımıyla Fenerbahçe skoru tutmayı başardı. Ta ki 89. dakikaya kadar. Young Boys yirmiden ziyade atakla yapamadığını penaltıyla yaptı ve bir kez daha skoru eşitleyip maçın sonucunu tayin etti.

Her ne kadar Kazım'ın şapkadan çıkardığı kırmızının etkisi olsa da Fenerbahçe, silik ve bitik gözüktü zayıf rakibi karşısında. Aykut da ilk önemli sınavında zayıf not aldı bana göre. Sonuçta Fenerbahçe bu turu geçecektir ama bir sonraki tura dev bir soru işareti taşıyarak.

1 Yorum

  1. 26 oyuncusundan 8 tanesi sakat yada antrenmanlara katılmamış, 3 tanesi de genç takımdan gelmiş oyuncular. Yani Fenerbahçe koca hazırlık kampını 15 oyuncu ile yapmış. Bu hazırlık kampı esnasında 4 tane ciddi ve üst düzey ekiplerle oynamış. Ayrıca Galatasaray maçının 80 dakikası ve Young Boys maçının 2. yarısını 10 kişi ile oynamış. Bitik görünmek hakları diye düşünüyorum. Ayrıca Önder sağ bek rotasyonunda 3. adam. Ondan önce Bekir geliyor. O yüzden Önder'le olmayacağına bende katılıyorum. Fakat defans hattınızın en önemli 2 oyuncusu yokken, hatta rotasyonda defansın göbeğinde oynaması düşünülen 2. adamın yerinde Bekir oynarken, savunma cayır cayır alarm verirken Baroni ve Emre'yi bu maç için eleştirmek ne kadar doğru olur? Galatasaray maçında inanılmaz bir Baroni izledik. Neden? Arka taraf bu maça göre daha iyiydi. Ayrıca Baroni sanırım 2 golde de ceza yayı ve çevresindeydi. Özellikle 2. goldeki topun üzerinden atlaması vs.. Kazım için söylenecek tek şey Aykut hoca onu bir daha 18 içine zor alır bu kadar sakatlık olmadığı müddetçe.

     

Yorum Gönder