TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG



A takım tarafından Küçük Behlül diye çağırılan ama kendisi Küçük Baros olarak çağırılmak isteyen Galatasaray Altyapısı'nın son ürünlerinden Anıl Dilaver ile Hollanda kampı öncesi Florya Metin Oktay Tesislerin'de röportaj yapma şansımız olmuştu. Blog yazarlarımızdan Hasan Babur'un da katkılarıyla gerçekleştirdiğimiz röportajda Galatasaray'a seçiliş hikayesinden Frank Rijkaard'ın altyapı oyuncularıyla iletişimine kadar pek çok soruya samimi cevaplar verdi.



Öncelikle eğitim hayatın ve sporun etkileşimiyle başlayalım. İkisini birden nasıl idare ettin?
Futbolla beraber devam ettirebildim. Liseyi Küçükçekmece’de oynarken, son sınıfı ise Galatasaray’da tamamladım. Üniversite ne yazık ki olmadı. Üç senedir Galatasaray’a yoğunlaştım. Seneye tekrar denemeyi planlıyorum.
Üniversite olarak ne düşünüyosun?
Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu düşünüyorum.
Galatasaray öncesi ve Galatasaray’a seçilişin nasıl gelişti?
11-12 yaşında amatör olarak Beylikdüzü Spor Kulübünde oynadım. Galatasaray’ın seçmelerinde birinci olarak seçildim fakat bir sene oynadıktan sonra Küçükçemkece Spor Kulübüne yolladılar. Dört sene kadar Küçükcemkece’de oynadıktan sonra Florya’da Galatasaray’a karşı oynarken iyi bir performans sergiledim. O maçtan sonra Galatasaray’a geri çağırıldım. Dört senedir de Galatasaray’dayım.
Genelde futbolcular büyük kulüplerden kiralanınca moral olarak çöküş yaşıyorlar. Sende bu durum nasıldı?
Aslında pek bir moral bozukluğu olmadı. O zamanlar boyum çok kısaydı, çok çelimsizdim. Küçükçekmece’de antremanların ne kadar zor şartlarda da yapılabileceğini öğrendim.
As takıma yükselen oyuncularda en büyük eksiklik fizik olarak göze çarpıyor. Fiziksel gelişim için nasıl bir antreman yapıyorsun?
Galatasaray’da topla idmanlar dışında kondisyon ve fitness antremanlarımız var. Ben de tatil günlerimde gelip salonda çalışarak kendimi geliştiriyorum. Tatil çok eğlenceli gözükse de fizik açısından çok zorlayıcı oluyor. Bir kere fiziki düşüşe girerseniz toplamanız zor oluyor.
Gençlerbirliği maçı öncesi A takımla beraber kampa katıldın. Kamp nasıl geçti?
Bir gün İstanbul’da, bir gün de Ankara kampa katıldım. Abilerimiz altyapıdan gelen futbolcularla inanılmaz ilgileniyorlar.
Arda Turan’ın kaptanlığı size ekstra bir motivasyon sağlıyor mu?
Kesinlikle. Sürekli bizle ilgileniyor. Her hangi bir eksiğimiz var mı yok mu diye kontrol ediyor. Aynı yollardan geçtiğimiz için bizimle sürekli ilgileniyor. Hepimizin A takımda oynayacak yeteneğe sahip olduğunu düşünüyor. Bu konuda sürekli öğütler veriyor.
Arda Turan’a sunulan kiralık gitme seçeneği sana sunulsa sen ne düşünürdün?
Şu an için pek düşünmedim. Gelecek planlamısında önceliğim A takımda kalıcı olmak.
A takımda Arda Turan haricinde sizinle ilgilenen, yardımcı olan isimler kimler?
Emre Aşık bizle çok ilgileniyor. Mehmet Topal gitmeden önce bize yardımcı oluyordu. Uğur Uçar sürekli soruyordu.
Alt yaş milli takımlarında seçilememen hakkında ne düşünüyorsun?
Galatasaray’a geç katıldım ondan olduğunu düşünüyorum. Dört sene olmuş olabilir ama dört seneden çok daha fazla süredir burda oynayan arkadaşlarım var. Doğal olarak onlar benden daha once tercih edildiler. Milli takımın oturmuş bir oyuncu kadrosu oluştuktan sonra da kadroya girmek zorlaşıyor.
Gençlerbirliği maçında Uğur Uçar kırmızı kart gördüğünde üzüldün mü? Tam oyuna girmek üzereydin.
Aslında üzüldüm. Ama kader olarak bakıyorum. Belki girseydim ciddi bir sakatlık geçirecektim. Önümde uzun bir süre var.
Tugay Kerimoğlu ile çalışmak nasıl bir duygu?
Geldiğinden beri sürekli iletişim halindeyiz. Biz altyapı oyuncuları için onun buraya gelmesi çok büyük bir avantaj. Hem Avrupa eğitimini almış hem de Avrupa tecrübesi bize çok yararlı oluyor. Tugay Hoca’nın en önemli düşüncesi hepimizi A takıma çıkarabilmek. Ama Avrupa bağlantıları da hala bulunduğu için bizim vizyonumuzu geliştirmede önemli bir rol oynuyor.



Senin Avrupa Futbolu ile ilgili düşüncelerin neler?
Açıkcası Süper Lig maçlarını pek takip etmiyorum. Bank Asya maçlarına biraz vakit ayırıyorum. Liverpool ve Milan maçlarını kaçırmadan seyretmeye çalışıyorum.
Barcelona demedin?
Barcelona’ya söylecek pek bir sözüm yok. Ama Milan ve Liverpool bana daha yakın geliyor.
Galatasaray Altyapısı Barcelona’yı örnek alarak gelişti. A takımla aynı taktikle oynuyorsunuz, aynı yerde idman yapıyorsunuz. Bunun size faydaları neler?
Geçtiğimiz sezon A takımla idmana çıkmayan hiç bir arkadaşımız kalmadı. A takım havasını hepimiz solumuş olduk. Bu da kendimize olan özgüvenimizi yükseltti.
A2 takım maçları antreman sahalarında değil de büyük statlarda oynansa bu size nasıl bir katkı sağlar?
Arda Abilerin döneminde öyleydi. Ama şu anda seyirci geliyor. Ben o kadar önemli bulmuyorum. Seyirciden daha önemli olan atmosfer. O duyguyu da A takıma çıkınca tatmak istiyorum. A takımla beraber Ali Sami Yen’e çıkıp kafamı kaldırdığımda görmek isterim. A2 takımla bu duyguyu tadarsan belki A takımla orda hiç maça çıkamayabilirsin. Doymuşluk olabilir.
Yabancı dil biliyor musun?
İngilizce biliyorum diyebilirim. Zaten dil konusunda Tugay Hoca durmadan bizi uyarıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında hem sol hem sağ ayağına uzak mesafeden çok güzel 2 gol atmıştın. Bunla ilgili bir çalışma yaptın mı?
Uzaktan şutlar konusunda çok çalıştım. Uzun zaman her antreman sonrası 20-30 şut çektim. Duran top, hareket halindeki top çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum.
Gol kaçırmak bir forvet oyuncusunu nasıl etkiliyor?
Forvet oyuncusu olmak hem çok güzel hem çok stresli. Uzaktan kaçırdığın goller için pek fazla eleştirilmezsin ama kale önünden kaçırmak kötü etkiliyor. A2 takımında bu baskıyı pek hissetmiyoruz. Hocalarımız önemli olan gol pozisyonuna girmek olduğunu bize anlatıyor ama A takımda o tip goller kaçırmamanız lazım. Sonuçta bir golle şampiyonluk olabilirsiniz.
Bu konuda yardım alıyor musunuz?
Psikoloğumuz var. Onunla konuşuyoruz.
Maç sonu konuşmaları dışardan izleyen bizler için çok kolay duruyor. Bu yüzden de futbolcuları kamera karşısında konuşamamakla eleştiriyoruz. Kendi oynadığın bir maçı yorumlamak nasıl oluyor?
Maçın havasına girmiş, belki yenilmiş inanılmaz duygu yoğunluğu içinde mantıklı konuşmasını bekleyemeyiz. Bunun için fazla eleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Seneye forvetteki rakibin Baros’u takip ediyor musun?
Tabiki. Kendisi zaten benim kendime örnek aldığım oyunculardan. A takıma da çok yakışıyor. Çok güçlü bir forvet. Kendimden gördüğüm en büyük eksik olan top saklama onda çok gelişmiş durumda. İdmanlarda hep onu takip ediyorum. Çok iyi bir top saklama stili var. Hem gelen orta sahalara hem kanat oyuncularına çok güzel top dağıtıyor.
Senin bugüne kadar geçirdiğin ciddi bir sakatlık var mı?
Şimdiye kadar çok önemli bir sakatlık geçirmedim. Sadece arka adelemde 2. dereceden yırtık vardı. 9-10 hafta oynayamadım ama devre arasına denk geldi.
Frank Rijkaard’ın altyapıya bakışı nasıl?
Frank Rijkaard’dan daha çok Johan Neskeens bizimle ilgileniyor ama biz onu Rijkaard’ın sözcüsü gibi gördüğümüz için pek fark yok ikisi arasında. Zaten çoğu maçımızı izliyorlar. İyi performans gösterirsek hemen A takımla idmana alınacağımızı biliyoruz. Sürekli bizi uyarıyorlar. Bu uyarıları yapan insanlarda Frank Rijkaard, Johan Neskeens olunca insanın kafasına kazınıyor. İster istemez öğreniyorsunuz. Tugay Kerimoğlu bir taraftan bizle sürekli beraber. Bizim için büyük şans bu insanlarla beraber çalışmak.
Evden daha çok tesislerde kaldığını duyduk. Bunun nedeni nedir?
Burda bir aile ortamında yaşıyoruz zaten. Uzun bir süre tesislerde kaldım. Burayı çok yakın görüyorum kendime. İş olarak değil keyif olarak görüyorum futbolu. Hiç bir zaman futbolu para için düşünmedim. Ben bu işi para almadan da yapabilirim. Hobimi işe dönüştürmüş oldum. Hem keyif alıyorum hem de üstüne para kazanıyorum. Ki günümüz futbol dünyasında futbolculara ödenen paralar da belli. Standartların üstünde para kazanıyoruz. Bazı insanlar futbolcular çok güzel meslek diyorlar ama hayatında pek çok şeyden feragat etmen gerekiyor. Biz A2 takımında bile her gün idman yapıyoruz. Haftada sadece 1 gün iznimiz var, onda da dışarı çıkıp eğlenecek hali zaten kalmıyor futbolcuların.
Futbolu bıraktıktan sonra futbol içinde kalmayı düşünür müsün?
Aslında düşünmüyorum. Ben sadece futbol oynamayı seviyorum. Geri kalan kısımlarıyla pek fazla ilgilenmiyorum. Ama büyük konuşmamak lazım. İnsan ister istemez bazı kararlar vermek zorunda kalabiliyor.

0 yorum

Yorum Gönder