Blog olarak Avrupa Atletizm Şampiyonası'na iyi hazırlanamadığımız bir gerçekti. Doğrusunu söylemek gerekirse, zor bir konuda yazmaya çalışmak her zaman risklidir. Belki de çok iddialı bir konu olduğu için bu riske girmek istemedik. Ancak ortada bariz bir Türk başarısı varken, buna sessiz kalmak çok doğru olmazdı.
Bu özeleştiriden sonra konumuza dönersek; daha önceden Elvan'ın 10000 metredeki altın madalyasını yazmıştık. Ardından Nevin Yanıt'ın muhteşem 100 metre engelli koşusunu Atilla arkadaşımız güzel bir dille anlatmıştı. Bu müsabakalardan sonra Türk sporcularımızın başarıları devam etti. Önce 5000 metre erkekler finalinde Mert Girmalegese ve Kemal Koyuncu ülkemiz adına yarıştılar. Çok parlak bir sonuç elde edemeseler de 5000 metre finaline iki sporcumuzu çıkarmış olmamız büyük başarıydı. Mert 9. olurken, Kemal ise 13. sırada kendine yer bulabildi. Kemal'in -10000 metre finalinde de yarıştığı için- yorgun olması normaldi. Ancak Mert'ten daha iyi bir performans bekleniyordu. Yine de bu sonuçların da bizi sevindirdiğini belirtmek gerek.
Ardından yüksek atlama finallerinde Burcu Ayhan'ı izleme fırsatı bulduk. Türk atletizm tarihine adını altın harflerle yazan Burcu, finalde 1.92'lik atlayışıyla kendine ait olan 1.90'lık rekorunu geliştirmiş oldu. Atlama branşlarında finallere kalan ilk Türk olan Burcu'nun henüz 20 yaşında olduğunu da unutmamak gerek. Kendi kategorisinde 9. sırada kalan Burcu, 2012 Olimpiyatları için bizlere ışık vermiş oldu.
Bu müsabakalardan sonra sırada kadınlar 5000 metre finali vardı. Tam üç sporcuyla finalde mücadele edecektik. Alemitu-Elvan-Meryem üçlüsünün başlangıçtaki yerlerini aldıklarında itiraf etmeliyim ki bambaşka bir duyguya kapıldım. Türk atletizm tarihinde, ilk kez bir dalda üç sporcuyla final yarışı yapıyorduk. Yarış başladığında Rus sporcuların daha önde olduğunu ve tempoyu onların ayarladıklarını gördük. Ancak yarışın ilerleyen bölümlerinde Elvan-Alemitu ile birlikte Portekizli Moreira-Augusto ikilisinin yarışın ön bölümünde mücadele ettiğine şahit oluyorduk. Son turda ise Alemitu temposunu çok iyi koruyarak yarışı 14:52:20'lik dereceyle bitirdi ve şampiyona rekoru kırdı. Elvan son 100 metrede yaptığı atakla ikinci sıraya yerleşti. Moreira da kişisel rekorunu geliştirerek yarışta üçüncü oldu. Meryem ise 15:14:92 ile kişisel rekorunu geliştirdi ve yarışı 7. sırada tamamladı. Böylece ilk ikide Türk sporcular yer aldılar. Böylesine bir tabloyu en son halterde ya da güreşte görmüştük herhalde.
Ancak şampiyonada final koşan sporcularımız sadece bunlarla sınırlı kalmayacaktı. 1500 metre finalinde Aslı Çakır ülkemizi temsil edecekti daha. Doping cezasından sonra kendini toparladığını gösterdi ve finalde 4:02:17 koşarak kişisel rekorunu kırmış oldu. Yarışı 5. sırada tamamlayan Aslı yüzümüzü güldüren sporculardan biri oldu. Bu arada finale kalamayan, kadınlar 4x400 yarışında 3:33:13'lük dereceyle Türkiye rekoru kıran sporcularımız da yine bizlere umut vermeye devam ettiler.
2010 Avrupa Atletizm Şampiyonası'nı 3 altın 1 gümüş madalya ile tamamladık. Ancak bu seneki şampiyona bizler için bambaşka bir öneme sahipti. 2002'de Süreyya Ayhan'ın altın madalyası ve 2006'da Elvan Abeylegesse'nin bronz madalyası dışında hiçbir başarımız yoktu. Şimdi ise madalyalarımız ve finalde yarışan sporcularımız var. Belki de artık Türkiye, atletizmde gelmesi gerektiği yere doğru yol almaya başlamıştır. Bunu da en iyi Daegu'da yapılacak olan 2011 Dünya Atletizm Şampiyonası ve 2012 Londra Olimpiyatları'nda görmüş olacağız. Şu an emekleme aşamasındayız. Ama yürümeye başlayıp başlamayacağımız bize kalmış durumda.
0 yorum