TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Gece mi Gündüz mü?

Serhat Gürcan Gündüz 16 Ağustos 2010 ,




Dün maçın ilk yarısını izleyen Fenerbahçe taraftarları eminim "işte istediğimiz takım bu!" demiştir. Ayağa pas yapan, topu alan her oyuncunun direkt olarak rakip yarı sahaya gitmeye çalıştığı, mehteran takımı gibi iki ileri bir geri değilde, hızlı bir şekilde hücuma kalkan bir Fenerbahçe izledik ilk yarıda. İkinci yarı ise geçen seneki Fenerbahçe kısmende olsa geri dönmüştü. Yine zevksiz, tatsız, tuzsuz bir takım vardı sahada. Gece ve gündüz gibi farklı iki yarıydı anlayacağınız. Tabi ki ilk 28 dakikaya sığdırılan 4 golün ikinci yarı Fenerbahçe'nin oyunu rölantiye almasında büyük önemi var.

İlk 45 dakikada Fenerbahçe tam 9 gol pozisyonuna girdi, bunların 4 tanesini gole çevirdi. Önemli olan aslında bu değil. Fenerbahçe'li futbolcuların arzusu ve isteğiydi. Aykut Kocaman geldiğinden beri uygulamaya çalıştığı hızlı ve direk rakip kaleye giden Fenerbahçe, dün ilk defa bunu tam olarak sahada uyguladı. Özellikle ilk golün hazırlanışı Aykut Kocaman'ı bir hayli sevindirmiştir. Takımın kanatları kullanacağını yazılı ve görsel basında herkes söylüyordu. Bu kadar etkili bir şekilde kullanılmasını ise kimse beklemiyordu. Özellikle Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül'ün otobana çevirdiği sağ kanat ilk yarı boyunca Fenerbahçe ataklarının en yoğun olduğu bölgeydi. Stoch ve Dos Santos'un oynadığı sol kanat hücumlarının da, sağ kanattan aşağıya kalır bir yanı yoktu. Alex, Emre ve kısmen Baroni ile orta bölgeden de atak yaptı Fenerbahçe. Bir parantez Baroni için açmak gerekiyor burada. Halen üzerindeki o gereksiz korkudan kurtulamadığı için direk olarak ileri oynadığında top kayıpları yapıyor. Aslında paslarının şiddeti gayet iyi. Sadece isabet konusunda sıkıntı yaşıyor. Bununda tek nedeni top kaybı yapmaktan korkması. Yinede dün, eskiye oranla daha çok ileri çıktı. O da doğru yolda anlayacağınız. Savunmada ise Lugano'nun dönüşü tüm takımın çehresini değiştirdi. Young Boys maçlarından sonra yazdığım gibi, o varken önünde oynayan herkes rahat bir şekilde oynuyor. Nede olsa arkada bekleyen Lugano var çünkü. Takımda tek alternatifsiz oyuncu olan Gökhan Gönül ise artık efsane olma yolunda ilerliyor Fenerbahçe'de. Bütün maç boyunca ileri geri gittiği yetmemiş gibi Antalya'nın 2 etkili hücumunda o kesti. İlkini çizgiden çıkardı, ikincisinde ise topun önüne attı kendini. Takım savunması olarak da doğru yolda Fenerbahçe. Sadece Bilica dün yine 2-3 defa akıl almaz hatalar yaptı o kadar. Alıştı artık Fenerbahçe taraftarı nede olsa...

Peki Fenerbahçe hep bu şekilde mi oynayacak? Tabi ki iniş ve çıkışlar olacak fakat, her maç Antalya maçının ilk yarısı gibi oynayama çalışacakları kesin. Tam olarak uygulayabilmeleri için ise belirli bir zaman gerekiyor. Yani "elendiler, Aykut gitmeli!" diyenlere takmamalı Fenerbahçe taraftarları. Biraz sabır göstermeli. Hatta bu sene belkide göz yummalı takımının başarısız oluşuna.

Son olarak Alex ve Semih ikilisi... Amiyane tabir ile birbirinin ciğerini biliyor bu iki oyuncu. Alex topu aldığında Semih'in nerede olacağını daha bakmadan kestirebiliyor. Semih'te Alex'in topu nereye atacağını biliyor. Hal böyle olunca bir birlerini tamamlıyorlar. Hem Fenerbahçe, hemde Türkiye'de 100 gol 100 asist yapan ilk oyuncu olmak istediğini söyleyen Alex ise bu hedefine biraz daha yaklaştı bu maçın ardından. 95 gol ve 90 asisti var. Niang'ın gelişi ve Semih'in yükselen performansı sayesinde bu hedefini gerçekleştirecek gibi duruyor. Dia ve Niang'ın takıma dahil olmasıyla birlikte orta sahaya geçecek olan Mehmet Topuz ile birlikte çok farklı bir takım olacak Fenerbahçe, "bu takımdan adam olmaz" diyenlere inat.

0 yorum

Yorum Gönder