TAŞRA BASKISI

İSTANBUL VE TAŞRA BASKILARI AYNI ANDA ÇIKAN BLOG

Dünya Şampiyonası'nda grup maçlarının son günüydü ve ben de soluğu Abdi İpekçi'de aldım. Malum Amerika takımı bu topraklara ayak basmış; her ne kadar parlaklarının yanında sönük kalan yıldızlarıyla parkeleri şenlendirmiş dahi olsa gidip izlemek vacip olacaktı. Son Dünya Şampiyonaları'nda beklenenen-istenen hedeflerden uzak olduklarını da göz önüne alırsak final biletini alamayabilirlerdi. Tüm bu riskleri bertaraf etmek adına gayet halim selim geçeceğini bildiğim Tunus maçı için salondaki yerimi aldım. Bittabi bir günde 3 maç oynanıyordu ve yoğun bir seyir mesaisi bizleri bekliyordu. Kısaca Amerika-Tunus ve Slovenya-Iran maçlarının üzerinden geçip; güne dair iddia taşıyan Brezilya-Hırvatistan maçına rotayı çevireceğim.

Lamar Odom'un, Derrick Rose'un pek süre almadığı, dinlendirildiği maçta oyunu rölantide götürdü USA ve bu dahi farklı bir sonuçun ortaya çıkmasına yetti. Tunus dirençli, gayretli ama elden gelen bu kadar. Kechrid ve Rzig skor yükünü sırtlamaya çalıştılar maç boyu. Her topa atlayan, kovalayan ancak savunmada çok mismatch yapan bir görüntüdeydiler. USA için değil de Eric Gordon için bir şey yazmak lazım. Bu turnuvada en beğendiğim isimlerin başında geliyor. Müthiş bir şutör. Korkusuzca gönderiyor üçlükleri. Henüz 2 sene önce draft edildiği NBA'de çaylak sezonundaki sayı ortalamasının 16 civarlarında olduğunu hatırlatalım. Hayranlıkla izliyorum.


Sonraki maç Slovenya-İran. Slovenya bir gün önceki Brezilya galibiyeti ile rahatlamış, alacağı İran galibiyetiyle rahatça grup ikinciliğine oturacak görünüyordu. Ancak pek te öyle olmadı. İran özellikle ikinci devrede müthiş bir direnç gösterdi ve maçı yalnızca 5 sayı ile kaybetti. Slovenya ilk beşinde ve daha sonra maç içinde aksamayan iki isim vardı: Dragic ve Zupan. Dragic'in skorerliğini biliyorduk ta Zupan'ın bu denli yüksek yüzdeli dış şut atacağı beklenmezdi herhalde. İran'da dikkat çekici iki isim var: 12 numara Kazemi ve 15 numara Haddadi. Kazemi özellikle savunmada çok savaştı, öyle ki bir kaç topa sahip olma mücadelesinde kendini yerlere attı. Haddadi ise haddini aştı! ve takımının skor yükünü tamamen omuzlarına aldı. İlginç olan bir ara pointguardlığa da özenmesi. Ömrümde ilk kez pointguard-pivot karışımı bir pozisyon izlemiş oldum. Dünya yeni bir combo kavramına hazırlasın kendini :)

Gelelim günün son ve en heyecanlı maçına. Brezilya ve Hırvatistan grup üçüncülüğü için kapışacak. Kapıştı da, keyifli de maç oldu. Maçın özeti şudur; Alex Garcia, Barbosa ve Machado Hırvatistan'ın fişini çektiler. Brezilya'nın pota altında Splitter'ın ekstra gayretine dahi ihtiyacı kalmadı. Hırvatistan Bogdanovic'le ilk yarıda iyi işler yaptı, ikinci yarı sazı Popovic eline aldı ama o da bir yere kadar. Dışardan istenilen desteği verdi Popovic ancak boyalı alandan yeterli skor bulamadılar. Tomic 3. periyodta 5 faul ile oyun dışı kaldı. Andric bu turnuvada ne yapıyor bilemiyorum. Loncar daha bir gayretli idi, nitekim boyalı alanın ortasını iyi kullanıp sayı yapmayı başardı. Hırvatistan'da çift hanelere çıkan ender isimlerden. Ukic üstüste isabetsiz dış atışlar kullanınca güven kaybetti ve oyundan düştü. Planinic. Yüzümü kara çıkaran adam. Turnuva öncesi incelemelerinde 6. adam adayımdı bir nevi. Son dönemde formu düşüktü hakikaten ancak öngörüm bu turnuvada bir patlama yapacağıydı. Patlayan bizim yorumumuz oldu! Sağlık olsun.

Brezilya ile bitirelim. Huertas'ın yedeği Dos Santos'u beğendim öncelikle. İkinci yarı bir kaç spektaküler asist te yapmadı değil. Başlıktaki samba sadece skordan gelmiyor anlayacağınız. Bir kere Brezilya'nın tüm guardlarının ortak bir iradesi var. Cesurca penetre ediyorlar,ve ekseriyetle deliciler. Sonucunda ya sayı ya faul çıkıyor elbette. Barbosa kendi işini yaptı, içeri penetrelerle turnikeler, orta mesafe-uzak mesafe şutlar. Toronto yolculuğu öncesi ona da yarayacak bu performans. Machado ile bitiriyorum. Bayıldım. İkinci yarı hepi topu 5 dakika oynamıştır belki ama 18 sayı ile maçın en skoreri. Mevzu bu da değil. Süper bir şutör olduğunu biliyoruz ama canlı izleyince bir başka kardeşim. Takımı harika yönetiyor top elindeyken. -tabi potaya yönelmediği zaman-. Zira top eline geldiğinde müthiş bir özgüvenle yolluyor üçlükleri. El üstü, boş pozisyon farketmiyor. 5'te 5 üçlük. Dile kolay. Hırvatistan turnuva genelinde düşük profil çiziyor tamam ama ben bu Brezilya'yı çok beğendim. Şimdi keyifle ve afiyetle koltuğumuza uzanıp, Güney Amerika derbisini izleyelim. Bknz: Brezilya-Arjantin.

0 yorum

Yorum Gönder