EKSİK DE OLSA İDDİALI
Harry Kewell Galatasaray’a transfer olana kadar bizler için kangurular, Aborjinler, koalaların yaşadığı ve şehir efsanesine dönüşen “her işsize aylık 3000$ maaş ödenen” bir ülkeden ibaretti Avustralya. Başkenti Sydney ya da Melbourne zannedilirken Canberra olduğu öğrenilince bünyede ufak çaplı bir şok yaratan Avustralya’da basketbol takım sporlarına ilgi açısından, Aussie Rules (Avustralya Futbolu), kriket, rugby ve futbolun ardından 5. Sırada yer alıyor. 88 Seul Olimpiyat Oyunları’ndan 2000 Sydney’e kadar 3 kez Olimpiyat 4.sü, bir kez de Dünya 5.si olan Bumeranglar son 10 yılda mecburi bir yeniden yapılanma içerisine girdiler. Bu süreçte bir Olimpiyat 7.liği ve Dünya 9.luğundan öteye gidemeyen Avustralya, eksiklerine rağmen Türkiye’de olumlu bir sonuç elde etmek istiyor…
BURAYA NASIL GELDİLER?
Son 5 turnuvada Avustralya ve Yeni Zelanda dışında katılımcısı bulunmayan Fiba Okyanusya Şampiyonası’nda 2. Olarak Türkiye’ye geliyorlar. İlk maçta Sydney’de 7 sayı farkla mağlup ettikleri Yeni Zelanda’ya rövanşta 22 sayı farkla 100-78 mağlup olarak şampiyonluğu ezeli rakiplerine kaptırdılar.
HEDEF
2006’da 9.luk elde eden Bumeranglar’ın öncelikli hedefi bunun da üstüne çıkarak çeyrek final oynayabilmek. Bunun için yapmaları gereken ise Ürdün, Almanya ve Angola’nın önünde grubu 3. Bitirmek. (İlk 2 sırayı Arjantin ve Sırbistan’ın alması kesin gibi) Çünkü 4. Bitiren takım çeyrek finaller öncesi A Grubunun 1.siyle eşleşecek ki bu takım da büyük bir ihtimalle ABD olacak. Açıkçası hedefledikleri çeyrek final için önlerinde çok fazla engel var ve ben grupta Almanya’nın da gerisinde kalacaklarını düşünüyorum. Olası bir ABD eşleşmesi sonucunda büyük bir ihtimalle kendilerini bir kez daha 9.luk mücadelesinin içinde bulacaklardır.
ANTRENÖR
Koç Brett Brown, Avustralya Ligi’nde koçluk kariyerinin henüz ikinci yılında North Melbourne Giants’ı şampiyonluğa ulaştırmış bir isim. Sonrasında 3 yıl boyunca çalıştırdığı Sydney Kings’i sıradan bir takımdan düzenli play-off oynayan bir ekibe dönüştürdü. Gayet keyifli giden kariyerinde, kendini daha fazla geliştirebilmek için, San Antonio Spurs’e yardımcı koçluk yapmaya gitti ki 8 sezondur bu görevini de sürdürüyor. Gregg Popovich’in özellikle oyuncu gelişimleri ile ilgili ekibin başına onu getirmesi ona olan güveninin göstergesi. 8 yıldır bu görevde bulunan bir koçun seçtiği milli takım kadrosunun da genç oyunculardan oluşması beni fazla şaşırtmadı. Brown, Avustralya’yla bu şampiyonada iz bırakacakları konusunda oldukça iddialı. İz bırakırsa iyi de olur açıkçası, çünkü kendisi Avustralya’yla Okyanusya Şampiyonası’nda Yeni Zelanda’ya kaybeden iki antrenörden birisi olarak, tarih sayfalarındaki yerini şimdiden aldı.
KISA KISA KADRO
David Andersen
Artık 30 yaşına geldi. CV’sinde Montepaschi, CSKA, Barcelona yazıyor. Fazla şans bulamasa da son 2 yıldır NBA’de. Milli takım kariyeri hep beklentilerin altındaydı. Tecrübesini kullanarak, Bogut da yokken, pota altında maksimum katkıyı vermesi gerekiyor.
David Barlow
İspanya’da, ilk sezonu olmasına rağmen, harika bir sezon geçirdi. Dakika, sayı ve ribaunt kategorilerinde Zaragoza’ya liderlik etti. Bu şampiyonada takım içerisinde daha fazla sorumluluk alabilir. Eşleşmelerde karşısındaki rakibe göre guard olarak da kullanılabilmesi en önemli avantajı…
Joe Ingles
O da İspanya’da iyi bir sezonu geride bırakanlardan. Atletik yapısı, bitmeyen enerjisi ve oyunun sıkıştığı anlarda arkadaşlarına yarattığı fırsatlarla Avustralya hücumlarında önemli role sahip. Ama savunmadaki konsantrasyon eksikliği takımının başına iş açabilir…
Adam Gibson
C.J Bruton’un 12 kişilik son kadroya dahil edilmemesi, onun Dünya Şampiyonası’nda Mills’le beraber takımın beyni olacağının işareti. Yaşı genç ama oyun kuruculuk yükünü kaldırabilir. Savunmadaki pes etmez yapısı sayesinde çalacağı toplarla takımına beklenilenin de üstünde katkı sağlayabilir.
Steven Markovic
28 Ağustos’daki Ürdün maçı onun A takım seviyesindeki ilk resmi maçı olacak. İtalya ve Sırbistan’da önemli tecrübeler edindi. 1 ve 2 numaralı pozisyonlar için ilk aday olmasa da rotasyondaki yeri önemli. Özellikle de dışarıdan bulacağı sayılarla kritik anlarda takımını oyunun içinde tutabilir.
Damian Martin
%19 ortalamayla attığı üçlüklerini 1 yıl içerisinde %49 gibi bir seviyeye çekmesi, savunmasını eskiye göre daha da sertleştirmesi turnuva öncesi önemli artıları. Ancak bu yeteneklerini göstermek için Mills ve Gibson’ın yorulup kenara geleceği dakikaları beklemek zorunda.
Patrick Mills
Pekin Olimpiyatları’nda 20 yaşındayken, ABD’ye 20, Arjantin’e 22 sayı attığı maçlar hala hafızalarda. Artık 2 sene daha olgun ve bu süreçte fazla süre alamasa da NBA tecrübesi de edindi. İyi konsantre olmuş bir Mills hem kendisi oynayıp, hem de takımını oynatarak maçın gidişatını değiştirebilir. Ama iyi konsantre olursa…
Brad Newley
Bu sezon Beşiktaş formasıyla da izlediğimiz Newley 17,6 sayı ortalamasıyla ligimizin en çok sayı atan 6. Oyuncusuydu. Avustralya’da da hücumda kendisinden çok şey bekleniyor. Her bulduğu topu potaya yollamak yerine hep en doğru hamleyi kovalaması Bumeranglar’ın hücum organizasyonlarında büyük katkı sağlayacaktır…
Matthew Nielsen
Sezonu Valencia’yla Eurocup şampiyonu olarak bitirdi ve MVP ödülünü kazandı. Yıldızları kadrosuna katan Olympiakos’un yeni sezon hamlelerinden birisi onu transfer etmek oldu. Takımın en tecrübeli ve kariyerli ismi. Mental anlamda takımın lideri o olacak. Orta mesafeden yüksek yüzdeli şutları ve doğru zamanda doğru pasları vermesi oyun içinde onu ön plana çıkaran özellikleri…
Mark Worthington
Avustralya kadrosundaki çok yönlü oyunculardan bir tanesi daha. Hem 3 hem 4 numara için iyi bir alternatif. Kritik anlarda eli titremeden üçlük yollayabilecek bir oyuncu. Maç başına 17-18 dakika süre alacak olmasına rağmen, asist ve ribaund anlamında önemli katkılar sağlayabilir.
Aron Baynes
Profesyonel kariyerine başladığı ilk takım Lietuvos Rytas olunca, uyum sağlamakta zorlandı. Bu sezon Almanya’da oynayacak. Maric ve Andersen’in dinlendirileceği dakikalarda görev bekleyecek.
Aleks Maric
Granada’dan Partizan’a geçişi onu sıradan bir oyuncudan Euroleague yıldızına dönüştürdü. Final-four oynayan Partizan’ın en önemli oyuncularından birisiydi. Avustralya’da Andersen’le süreleri paylaşacaklardır ama form durumu ve yetenek farkıyla Maric ilk 5 için öne çıkmış durumda.
6. ADAM
Adam Gibson ve Patrick Mills arasında paylaşılacak olan oyun kurucu pozisyonunda ilk 5 olarak Gibson’ın başlayacağını düşünüyorum. Koç Brown, Mills’i patlayıcı güç olarak bençte yanına oturtacaktır. Hem 1 hem de 2 numara oynayabilmesi Mills’i 6. Adam olarak ön plana çıkarabilir.
Bu Adama Dikkat!
BU ADAMA DİKKAT
Aleks Maric İspanya’da orta sıralarda mücadele eden Granada’da oynarken, bu sene başında transfer olduğu Partizan’la Final-Four oynadı. Pota altında oldukça etkili bir uzun olan Maric, fiziğine göre çabuk da sayılabilecek ayaklarıyla eşleşmelerde rakiplerine zor anlar yaşatabiliyor. Orta mesafe şutlarındaki yüzdesini de yükseltirse boyalı alan ve çevresinde durdurulması çok zor üst düzey bir oyuncuya dönüşebilir.
BU TAKIM NEYİ İYİ YAPAR – NEYİ YAPAMAZ?
Avustralya’nın en önemli artısı, başarıya aç, genç bir kadroya sahip olması. Gibson, Maric, Martin, Markovic, Mills gibi oyuncuların ilk büyük turnuvası olacak ve hepsi de maksimumlarını vermek için savaşacak. Farklı bölgelerde oynayabilen joker oyuncuların fazlalığı da rakibe göre kadro seçimi ve maç içindeki eşleşmeler için önemli bir avantaj olacak. Hızlı top çevirerek etkili oyuncularını boşa çıkarıp, dış şutlarla rakip savunmalara tehdit oluşturabilirler.
En büyük eksi Bogut’un yokluğu. Takımın en önemli yıldızı. 2006’daki agresif tavırlarından bu zamana önemli tecrübeler edindi ve onun liderliğinde Avustralya iyi bir derece elde edebilirdi. Onun yokluğunda pota altında Andersen, Maric ve Baynes ne derece sertlik yaratabilirler bilinmez. Dışardan ne kadar etkililerse, boyalı alanda da bir o kadar etkisizler. Yine de Villeurbanne turnuvasında hem Brezilya hem de Fransa’yı birer sayı farkla mağlup ettiler ki özellikle Fransa’yı 66 sayıda tutmak önemli bir başarı. Diğer bir handikap da tecrübesizlik. Evet başarıya aç bir takım ama işler kötü gitmeye başladığında çabuk panikleyebiliyorlar. Okyanusya Şampiyonası rövanşında Yeni Zelanda’dan 22 sayı fark yeme sebepleri de aynı tecrübesizlik ve panik havası. O yüzden herhangi bir maçın ortalarından itibaren 10 ve üzeri sayı farkla geriye düşerlerse geri dönemeyebilirler.
0 yorum