Yazıya başlarken itiraf etmem gereken bir şey var. Maçlardan önce blogda "hangi maçı kim yazacak" paylaşımı yaparken, bu maça talip olmamın sebeplerinden biri "Newcastle yine çok kötü oynar, ben de şöyle güzel güzel giydiririm rahatlarım"dı. Hatta yazar arkadaşlardan biri bunu sezmiş olacak ki "abi Barton ile Smith'e çok geçirme bari" diye beni daha sakin bir yazı yazmaya ikna etmeye çalıştı maçtan önce. Tabi bunları düşünürken Newcastle'ı iki sezon sonra ait olduğu yerde, bir Premier League maçında, St. James's Park'ta, hele de son maçta ligden düşmelerine sebep olan takımla mücadele ederken görmenin nasıl oynarlarsa oynasınlar ne kadar güzel ve dramatik olacağını da biliyordum.
Maça gelecek olursak, Villa'ya dair akıllardaki ilk soru Ireland-Milner takasının takıma nasıl yansıyacağıydı. Ben bu transferde Ireland tarafını tutanlardanım. Ireland gibi başarılı, ülkemizde Galatasaray ile birlikte dillere pelesenk olan "çift yönlü, iyi pas yapan ve oyun kuran orta saha" tanımına tam olarak uyan 24 yaşındaki oyuncu Milner'ın yerini doldurabilecek kapasitede. İkisini yan yana koysan ben de Milner'ı tercih ederim ama 20 milyon pound'luk bir fark olduğunu düşünmüyorum. Gerçi dün maçta Ireland tanınmaz haldeydi; ama bunda daha takıma geldiği gün sahaya çıkmasının payı olduğu çok açık. Sanki birkaç maçlığına gelmiş misafir oyuncu gibi dolandı sahada; ama zaman verilirse kendini göstereceğini umuyorum.
Maçın henüz başlarında Carew'le penaltıdan yararlanamayan Villa, bu pozisyondan birkaç dakika sonra kalesinde golü gördü. Joey Barton holywood starı vari bıyığına yakışan bir gol attı. Golden sonra da baskısını sürdüren The Magpies, Nolan ve Caroll'ın ayağından, bir dakika arayla bulduğu iki golle maçı kopardı. İkinci yarıda Aston Villa'yı kendi sahasından çıkarmayan Newcastle United, ikinci yarıda Nolan ve Caroll(2)'ın golleriyle, iki sene önceki maçın öcünü almış oldu. Geçen haftanın en iyi takımlarından Aston Villa'da geçen haftaki 11'den tek fark Milner-Ireland değişikliğiydi. Newcastle ise Man Utd karşısında adeta ezildiği kadroyla sahadaydı. Her iki takımın da geçen haftanın tam tersi performans sergilemesinin nedeni Newcastle'ın taraftarını arkasına alması olabilir. Aston Villa ise kelimenin tam anlamıyla aciz kaldı. Aston Villa'lı oyuncuların üzerinde Villa forması değil de Wigan forması olsa, şu an "Wigan'ın düşmemesi sürpriz olur" derdim; ama takımın normal hali kesinlikle bu olamaz. James Milner gerçekten önemli bir oyuncu ama böyle bir hezimet bir tek oyuncunun takımdan ayrılmasıyla açıklanacak gibi değil.
Maçın adamı hat-trick yapan Andy Carroll'dı. Benim gibi bir çok futbolsever tarafından, Football Manager 2007'de keşfedilen 21 yaşındaki genç oyuncu, ne kadar önemli bir yetenek olduğunu kanıtladı. Uzun boyuna ve fazla güçlü fiziğine rağmen ayaklarına hakim olması ve forvette çok iyi top dağıtması onu gelecekte dünyanın sayılı forvetleri arasına sokabilir.
Maçta benim adıma en çok dikkat çekici şey ise Newcastle taraftarıydı. İki üç pozisyon üst üste geri paslarda topu uzaklaştırmakta güçlük çeken Steven Harper'a maçın devamında geri pas verildiğinde ve Harper topu uzaklaştırdığında tribünlerin "oooooo...oleeey" diye bağırması, İngilizlerin futboldan keyif almayı gerçekten bildiklerini gösteriyor. Türkiye'de benzeri bir durumda, kalecinin ayağına top geldiğinde taraftarlar ıslıklardı ve hem kalecinin hem de taraftarın keyfi kaçardı. İşte Premier League bu!
eline diline sağlık alican demir... holywood starı vari bıyığı yorumuna bayıldım.